Sizler için COP27’nin sonuçlarını özetledik. COP27’ye gitmediyeseniz veya hiç bir şey okumadıysanız dahi konuyu kavramanızı, geldiğimiz noktayı anlamanızı sağlayacak ve çok işinize yarayacak bir makele hazırladık.
İlk Sözler
Görüleceği gibi iklim krizi tüm dünyayı derinden etkilerken hala müzakere edilebilecek bir konu olarak görülüyor. Oysa müzakere edilecek fazlaca bir şey yok. Dünyada her yıl iklim krizi nedeni ile 270 milyon insan göç ediyor. Türkiye ise bu göçten çok büyük bir pay alıyor. ileride daha fazla göçmen alacağı da kesin. AB ülkelerinin tampon ülke “the buffer country” ismini verdiği güzel ülkemiz, bu politikaların sonucunda düzensiz göçmen akışı ile adeta yok olacak. COP27’de en agresif olması gereken ülke Türkiye, yine en sakin karakterli ve mahcup tavırlara sahip ülke oldu. Türkiye artıştan %41 azaltım yapacağını beyan etti. Bu emisyonlarımız artacak ancak bu artış her yıl %41 daha az olacak demek oluyor. Yani konuyu anlamayanlar için söylemek gerekir ise borçlarımız azalarak artacak demek gibi bir şey bu. Konuyu kavrayamamış, emisyon nedir bilmeyen, havanın ve suyun sonsuz kaynaklar olduğunu düşünen, ekonomik sıkıntılar içinde yaşayan Türk halkı için bu taahhüt anlaşılmaz bir kandırmaca. Oysa biz çevreciler için adeta hayatımızın, geleceğimizin, topraklarımızın, tarımımızın, tüm güzelliklerimizin ve özetle Anadolu ekolojisinin yok edilmesine devam anlamına geliyor.
27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, 36 saatlik bir uzatmanın ardından sona erdi. Yoksul ülkelerde küresel ısınmanın etkilerinin hafifletilmesine yardımcı olmak amacıyla bir tazminat fonu oluşturulmasına karar verildi. Ancak, petrol ve doğalgaz kullanmaktan vazgeçilmesine değinilmedi. BM Genel Sekreteri António Guterres ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Avrupa basınında olumlu değerlendirmeler de var.
İtalya, Avvenire,
Diplomasi açısından bir kilometre taşı
Avvenire, tazminat fonunda anlaşmaya varılmış olmasından memnuniyet duyuyor:
“Şarm El-Şeyh Zirvesi, uluslararası siyasetin karanlığında küçük de olsa bir umut ışığına neden oldu. ... İstisnai olarak, jeopolitik çeperde bulunan ülkeler, büyük ülkelere karşı kendilerini savunmayı başardılar. Kuzey ülkelerinin küresel ısınmanın yıkıcı etkilerinden mustarip ülkelere mali yardım sağlamayı taahhüt etmesi, yalnızca iklim diplomasisi için değil, genel anlamıyla bütün diplomasi açısından bir kilometre taşı niteliğinde.”
Lucia Capuzzi
Avusturya, DER STANDARD
İklim koruma yeniden odak noktası olmalı
Der Standard'a göre, konferansta küresel ısınmayı engellemeye yönelik varılan nokta yeterli değilse de dikkate değer:
“Hatta oldukça dikkate değer bir gelişme yaşandı: Gelişmekte olan ülkeler, iklim hasarıyla mücadele için kendi fonlarını almak konusunda AB ve ABD'ye karşı galip geldiler. ... Pek çok devlet için bu, hasar ve kayıpların sorumluluğunu kimin üstleneceği sorusuna verilen önemli bir yanıt oldu. Ancak, küresel ısınmanın sonuçlarının daha da kötüleşmesini önlemek için, geleneksel olarak iklim konferanslarının gündemi olan meselenin şimdi yeniden odak noktası olması gerekiyor: iklim korumanın bizzat kendisi… Şarm El-Şeyh bu anlamda başarısız oldu.”
Alicia Prager
Portekiz, CORREİO DA MANHÃ
AB'nin imajı zarar gördü
Correio da Manhã, COP27’den çıkan sonuçlardan pek memnun değil:
“Bugün karara bağlanan ve iklim değişikliğinin en çok etkilediği ülkeler için muhakkak önemli olan tazminat meselesi, Guterres’in de buluşmanın kapanışında ifade ettiği gibi Afrika’nın ‘çöl’ olmasını engelleyemeyecek. En üst düzey yöneticiler yaklaşık iki hafta boyunca bir araya gelmişken, dünyanın efendilerinden daha fazlası bekleniyordu. Kendisine yönelik 1,5 santigrat derecelik hedefi düşürme baskısı dolayısıyla konferanstan çekilmekle tehdidinde bulunan Avrupa Birliği açısından da buluşma pek olumlu neticelenmedi. AB, kendi sera gazını azaltma ve fosil yakıt kullanımını kademeli olarak bırakma hedeflerini bile tutturamadı.”
Alfredo Leite
İspanya, EL PAÍS
Çağımızın en önemli mücadelesi
El País, enerji geçişine dair şansın her zamankinden daha yüksek olduğu görüşünde:
“1972'de, insanlığın çevre sorunlarına ilişkin ilk dünya konferansı Stockholm'de düzenlenmişti. ... Bugün yaşadığımız küresel enerji krizi, 1973 ve 1979 yıllarında yaşanan petrol şokları gibi bir dönüm noktası. ... Çağdaş tarihimizde böyle bir değişiklik ilk defa üç önemli nedene dayanıyor: iklim acil durumu, fosil enerjinin yüksek maliyeti ve petrol ve doğalgaz ithalatına bağımlılığın stratejik bir zayıflık olduğunun anlaşılması. ... İklim sorunuyla mücadele etmek çağımızın en önemli mücadelesidir ve çaresi de enerji geçişidir.”
Cristina Narbona
Antxón Olabe
Hollanda DE VOLKSKRANT
Semptomlarla mücadele etmek teslim olmak demektir
De Volkskrant hayal kırıklığına uğramış görünüyor:
“İklim değişikliğine katkısı en düşük olan, ancak en büyük risk altında bulunanlar yoksul ülkeler. Zengin ülkelerin bunu nihayet kabul etmesi muhakkak ahlaki bir ilerleme. ... Fakat bu kabul aynı zamanda bir teslim oluş anlamına da geliyor. Küresel ısınmayı durdurmak her yıl daha da zorlaşırken, bu konudaki aciliyet de artıyor. Bu yılki zirveden, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yeni ve somut bir anlaşma çıkmadı. Yaklaşım belli ki şu: Evet, dünya yeni bir aşamaya giriyor ve evet, acılar da herkese eşit dağıtılmamalı; yapabileceğimiz tek şey, etkilerini adil bir şekilde biraz hafifletmek.”
Michael Persson
Belçika, DE MORGEN
Petrol lobisine boyun eğildi
De Morgen, AB'nin zayıflığından yakınıyor:
“İklim Zirvesi, Suudi Arabistan, Çin ve Rusya gibi büyük petrol ve doğalgaz üreticileri ve tüketicilerinin baskısı altında ezildi. AB, yüksek enerji fiyatları nedeniyle bu sefer daha az siyasi manevra alanına da sahipti. Şimdi daha katı emisyon standartlarının uygulanması kaçınılmaz olarak yeni fiyat artışlarına yol açacaktı. Bu da Batı'nın enflasyonla mücadelede görmek istemediği bir tablo. ... Avrupa en büyük zayıflığından, yani siyasi ve ekonomik bir enerji birliğinin olmamasından nihayet kurtulursa, böylesine acı verici bir boyun eğişten kaçınılabilir. İklim dostu enerji konusunda tek ses olmadığımız sürece, fikir ayrılıklarımız bir sonraki iklim zirvelerinde acımasızca istismar edilmeye devam edecek.”
Maarten Rabaey
Çekoslavakya, LE TEMPS
AB liderlik rolünü üstlenebilir
Le Temps, Avrupa Birliği’nin fona karşı çıkmaktan vazgeçmesinin nihayet küçük bir umut ışığı olduğunu düşünüyor:
“COP27, iklim değişikliğindeki hızlı gelişimi tersine çeviremeyecek. Ancak, Şarm El-Şeyh’teki buluşma öncesinde endişe edilen kötü bilançoya öfkelenmek yerine, cumartesi akşamı tünelin ucunda görülen küçük ışığa sevinelim. ... AB, pek çoklarının katı bulduğu tutumunu yeniden gözden geçirmeye meyilli olduğunu göstererek, yüzyılın en büyük zorluklarından birinde liderlik rolünü üstlenebileceğinin işaretini verdi.”
Aline Bassin
Birleşik Krallık, THE GUARDIAN
Büyük konferanslar yerine dar meclisler
İklim araştırmacısı Bill McGuire, The Guardian’da BM İklim Konferansı’nın günümüzdeki haliyle başarısız olmasından yakınıyor:
“Daha az hantal ve daha yönetilebilir bir formata ihtiyaç var - daha yalın ve tamamen iklim krizindeki en kritik meselelere odaklanmış, medyanın bakışlarından uzakta çalışacak ve fosil yakıt sektörünün çalışkan arılarının gözünde böylesine bariz bir bal kovası olmayacak bir formata. Buna ilişkin seçeneklerden biri, her biri başta enerji, tarım, orman tahribatı, ulaştırma, hasar ve bunun sonucunda ortaya çıkan zarar tazminatı talepleri gibi kilit konulardan birini ele alacak dar kapsamlı meclisler kurmak olabilir.”
Bill McGuire
Almanya, BERLİNER ZEİTUNG
Sistem sorgulanıyor
Berliner Zeitung, böylesi kararların demokratik yollarla alınıp alınamayacağını sorguluyor:
“Daha fazla radikallik gerekmez miydi? Dünyanın yaklaşan sonunu engellemek için 'iyi bir eko-diktatörlük' mantıklı olmaz mıydı? ... Diğerleri ise nihayet gerçek eko-kapitalizme, en iyi teknolojik iklim çözümleri için kıyasıya rekabete ve küresel bir pazara ihtiyacımız olduğunu söylüyor. ... Yani sistem yeniden sorgulanıyor ve bu tartışmanın nasıl sonlanacağı belirsiz. ... Çoğu insan, kapitalizmin sonsuz refah ve büyüme vaadinin çoktan sınırlarına ulaştığının ve fedakârlıkta bulunmanın kaçınılmaz olduğunun farkında. Ancak, ekonomi bütünüyle büyüme üzerine tasarlanmış durumda ve hemen hemen hiçbir parti şu sloganla seçimleri kazanamaz: Fedakârlık etmek havalıdır.”
Gazetelerden yaptığımız araştırmaya göre ülkeler genelde COP27’den memnun değiller. AB ülkeleri iklim mücadelesi adımlarındaki gelişmelerin daha süratli ilerlemesini istiyorlar.
Sivil toplum da daha fazla eylem istiyor: COP27, iklim krizinin sonuçlarını ele aldı, krizin temel nedenini değil yan konuları tartışıyoruz diyorlar.
İklim örgütleri, COP27'den çıkan 'kayıp ve hasar zaferini' kutlarken, dünyaya 1,5 derece hedefini hatırlatıyor: Bunun gibi bir başka iklim zirvesi yapmayı göze alamayız. Müzakerecilerin geçen yıl Glasgow'da kararlaştırılandan daha iddialı bir anlaşmaya varamamaları kabul edilemez diyorlar.
COP27, kayıp ve hasar için bir finansman yapısı oluşturmaya yönelik bir “dönüm noktası niteliğindeki anlaşma” ile sona erdi. Yani yine sermayenin yönlendirmesi ele alındı.
İklim hareketi, kayıp ve hasar konusunda kazanılan zaferi kutlarken diğer yandan nihai metnin 1,5 derece hedefi konusunda zayıf bir dil içeriyor, “emisyonları azaltma taahhüdünün tüm fosil yakıtları kapsayacak şekilde genişletilmediği yönünde eleştiriler dile getiriliyor.
CAN International, Uluslararası İklim Eylemi Ağı çıktıları değerlendirdiği açıklamasında “COP27, iklim krizinin sonuçlarını ele alırken, krizin temel nedenini ele almayı başaramadı: Fosil yakıtlar” dedi.
“Kömür, petrol ve gaz gibi tüm fosil yakıtlardan adil ve hakkaniyetli bir şekilde vazgeçilmesi konusunda bir anlaşmaya varmadan, bu sürecin fosil yakıt lobicileri ve çıkar sahipleri tarafından ele geçirildiğini gözler önüne serdi. Bu süreçte ilk kez yenilenebilir enerjiye yatırımı artırma anlaşması memnuniyetle karşılanıyor, ancak tüm fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması konusunda güçlü bir sonuç alınmazsa, hükümetler 1,5°C’yi aşma riskiyle karşı karşıya.”
Greta Thunberg, COP27’yi ‘yeşil yıkama’ yapıldığı gerekçesiyle protesto etti. Konferansa katılmadı ünlü iklim aktivisti “Sera gazlarını hızla ve derhal azaltmak için herhangi bir bağlayıcı taahhüt olmaksızın, dünyanın 1,5°C sınırını tutturma şansı yok. Bunu yaparak hepimizin bağlı olduğu yaşam destek sistemlerini kökünden sökülmesi ve sayısız insanın yaşamını tehlikeye atılması konusunda riskler en aza indirilebilir” paylaşımında bulundu.
İklim örgütlerinden uzmanlar ve aktivistler, kayıp ve hasar fonunun kazanımını kutlarken, fosil yakıt lobicilerinin COP27’deki güçlü varlığının altını çiziyor ve 1,5 derece hedefini tutturmak için daha azimli azaltım sözleri verilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sivil toplumdan görüşlerin bazıları şöyle oldu:
- May Boeve, 350.org İcra Direktörü:
“ Artımlı değişim için zaman kalmadı, bir derecenin her kesri önemlidir. 1,5 derece hedefi ve iklim kaosunun en kötü tahribatını önlemek için önlemlerin radikal bir şekilde uygulanmasına ihtiyacımız vardı; fosil yakıtların hızlı, adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde aşamalı olarak kaldırılmasına ihtiyacımız vardı. Bunu bu yıl COP’ta alamadık.
Ancak BM iklim görüşmeleri yolun sonu değil, oyun değil, puan tablosu. Liderlerimiz bizi hayal kırıklığına uğratırken, şiddetli ve durdurulamaz, sürekli büyüyen bir iklim hareketimiz var. Ve başkalarının neden olduğu etkilerin yükünü taşıyacak kimse kalmayana kadar pes etmeyeceğiz. Biz mağlup olmadık, asla da mağlup olmayacağız.”
Fosil yakıt lobicileri odadaki fildir
- Power Shift Africa Direktörü Mohamed Adow,:
“Cop27, başka hiçbir COP’un başaramadığını yaptı. Bu, savunmasız ülkelerin 1992 Rio Dünya Zirvesi‘nden beri talep ettiği bir şeydi dedi.
COP27’nin gözden kaçan büyük hikayesi, ülkelerin ilk kez çok uluslu yatırım bankalarının iklim uyumlu kalkınmayı desteklemek için reform yapması çağrısında bulunan açık bir sinyal göndermesidir. Bu önemli karar, yatırımların riskten arındırılması, sermayenin karşılanabilir hale getirilmesi ve iklim finansmanında trilyonlarca doların kilidinin açılması konusunda uzun bir yol kat edecek.”
Fosil yakıt endüstrisinin etkisi her alanda kendini gösterdi
- Laurence Tubiana, Avrupa İklim Vakfı CEO’su:
“COP26’da bir hayal olan Kayıp ve Zarar fonu 2023’te faaliyete geçme yolunda ilerliyor. Detaylar üzerinde hala yapılması gereken çok iş var, ancak ilke yerinde ve bu, iklim etkilerinin derin kayıplara neden olduğu bir dünyayla uğraşırken önemli bir zihniyet değişimi.
“Fosil yakıt endüstrisinin etkisi her alanda kendini gösterdi. Bu COP, ülkelerin yeni ve daha iddialı taahhütlerde bulunmasına ilişkin gereklilikleri zayıflatmıştır. Metinde fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasından hiç bahsedilmemekte, bilime ve 1,5 derece hedefine çok az atıfta bulunulmaktadır. Mısır Dönem Başkanlığı, petrol ve doğalgaz zengini devletleri ve fosil yakıt endüstrilerini açıkça koruyan bir metin hazırladı. Bu eğilim önümüzdeki yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde devam edemez.”
Şarm El Şeyh’in başka bir yerinde, birçok aktivist için sessiz ve korku dolu bir COP yaşandı. Sivil alan ve insan hakları için mücadele edenlerin mirası kalıcı olacaktır.
- Catherine Abreu, Kurucu ve Direktör, Destination Zero:
“Fosil yakıt endüstrisi ve bağlantılı elitleri COP27’yi ele geçirmek için toplandı.
Bu, önce iklim bilimini inkar eden, sonra iklim politikasını erteleyen ve şimdi de gerçek iklim çözümlerini sahte çözümlerle gasp etmek isteyen çaresiz adamların son hamlesidir. Bu COP’un, iklim krizlerinin temel nedeni olan kömür, petrol ve doğalgazı ele alarak 1,5 derecenin bilimine uygun hareket edememesi talihsizliktir. Ancak bu durum sizi yanıltmasın: Onların eylemleri, fosil yakıtlardan uzaklaşarak verimli ve yenilenebilir enerjiye doğru ilerleyen kaçınılmaz gelişmeyi durdurmayacaktır.”
Önlemlerin radikal şekilde uygulanmasına ihtiyacımız vardı
- Joab Okanda, Pan-Afrika Politika Danışmanı, Christian Aid:
Bu zirvenin başlangıcında dünya liderlerinin iklim acil durumunun ciddiyeti hakkındaki tüm sıcak sözlerine rağmen, ülkelerin tüm fosil yakıtları aşamalı olarak azaltma taahhüdünde bulunmaması hayal kırıklığı yaratıyor. Kömür, petrol ve gaz, COP27’deki çok sayıda fosil yakıt lobicisi göz önüne alındığında, bazı durumlarda kelimenin tam anlamıyla, odadaki fildir. İklim krizinin nedenlerini aşamalı olarak ortadan kaldırmamız gerektiğini herkes biliyor ve ülkeler bunu gerçekten yapmaya başlayana kadar dünya tehlikeli bir yolda kalmaya devam edecek.”
Bundan sonra verdikleri zararın bedelini ödemek zorunda kalacaklar
- Harjeet Singh, Climate Action Network International Küresel Siyasi Strateji Başkanı:
“Yeni bir Kayıp ve Hasar Fonu’nun oluşturulmasıyla, COP27, çevreyi kirletenlere, iklim tahribatıyla artık sıfırdan hareket edemeyecekleri konusunda bir uyarı atışı yaptı.
Bundan sonra verdikleri zararın bedelini ödemek zorunda kalacaklar ve şiddetli fırtınalar, yıkıcı seller ve yükselen denizlerle karşı karşıya kalan insanlara karşı sorumlu olacaklar. Ülkeler, yeni fonun tam olarak faaliyete geçmesini ve iklim krizinin en ağır darbesiyle karşı karşıya kalan en savunmasız insanlara ve topluluklara yanıt verebilmesini sağlamak için şimdi birlikte çalışmalı.”
Ya tüm cephelerde ilerleme kaydederiz ya da hepimiz kaybederiz
- Yeb Saño, Greenpeace Güneydoğu Asya İcra Direktörü ve COP27 Greenpeace delegasyonu Başkanı:
“Fonun ayrıntılarının tartışılmasına devam ederken, iklim krizinden en çok sorumlu olan ülke ve şirketlerin en büyük katkıyı yapmasını sağlamamız gerekiyor. Gelişmiş ülkeler, düşük gelirli ülkeleri karbon kesme politikaları uygulamak ve iklim etkilerine karşı dayanıklılığı artırmak için desteklemek için mevcut yılda 100 milyar ABD Doları tutarındaki taahhüdünü yerine getirmelidir. Ayrıca uyum için en az iki kat finansman taahhüdünü yerine getirmelidirler.
“İklim değişikliğiyle mücadele etmek ve iklim adaletini desteklemek sıfır toplamlı bir oyun değil. Bu kazananlar ve kaybedenlerle ilgili değil. Ya tüm cephelerde ilerleme kaydederiz ya da hepimiz kaybederiz. Unutulmamalıdır ki doğa pazarlık etmez, taviz vermez.”
Cesaret verici bir şekilde, kuzeyden ve güneyden çok sayıda ülke, Paris Anlaşması’nın uygulanmasını gerektirecek olan tüm fosil yakıtların -kömür, petrol ve gaz- aşamalı olarak kaldırılmasına güçlü desteklerini dile getirdi. Ancak Mısır COP Başkanlığı tarafından görmezden gelindiler.
Petrol devletleri ve fosil yakıt lobicilerinden oluşan küçük bir ordu, bunun olmamasını sağlamak için Şarm El-Şeyh’te işbaşındaydı. Sonunda, tüm fosil yakıtlar hızla ortadan kaldırılmazsa, ortaya çıkan kayıp ve hasarın maliyetini hiçbir para miktarı karşılayamayacaktır. Bu kadar basit. Küvetiniz taştığında musluğu kapatırsınız, hiç beklemezsiniz ve daha büyük bir paspas alırsınız!”
Bunun gibi bir başka iklim zirvesi yapmayı göze alamayız
- Manuel Pulgar-Vidal, WWF Küresel İklim ve Enerji Lideri ve COP20 Başkanı
“Kabul edilen kayıp ve hasar anlaşması olumlu bir adım, ancak ülkeler emisyonları azaltmak ve ısınmayı 1,5°C’nin altında sınırlamak için daha hızlı hareket etmezlerse, ‘dünyanın sonu için bir fon’ olma riski taşıyor. Bunun gibi bir başka iklim zirvesi yapmayı göze alamayız. Müzakerecilerin geçen yıl Glasgow’da kararlaştırılandan daha iddialı bir anlaşmaya varamamaları kabul edilemez.
Gelecekteki COP başkanlıkları bu fırsatı israf edemez. Bu sonuca rağmen, hükümetler emisyonları azaltmak için çabalarını iki katına çıkarmalı ve ısınmayı 1,5ºC’nin altında tutmak için gerekli dönüştürücü eylemi yapmalıdır. Gelecek yıl yapılacak COP28 iklim zirvesi, iklim güvenilirliğinin COP’u olmalıdır. Ve ülkeler bunu sağlamalıdır.”
COP tarihinde ilk
Bizi şaşırtan bir dizi açıklama da yapıldı. Hindistan, "etkisi azaltılmamış" fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılması çağrısında bulundu. ABD, Hindistan'ın tüm "etkisi azaltılmamış" petrol, gaz ve kömürün aşamalı olarak azaltılması çağrısını destekledi. Norveç de Hindistan ve ABD'ye katıldı. COP tarihinde ilk kez, büyük ülkelerin fosil yakıt bağımlılığının sonlandırılması gerektiğini kabul ettiklerini görüyoruz.
Bununla birlikte, bu çağrıların nihai sonuç metninde açık ve net olarak ifade edilmesine ihtiyacımız var. Ne yazık ki, taslak metinde petrol ve gazdan hiç bahsedilmiyor ve hatta Glasgow'da kirli enerjiden temiz enerjiye geçiş taahhüdü konusunda kat edilen kısacık mesafeden bile geri adım atılıyor. Taslak metinde, kurnaz bir dille "etkisi azaltılmamış" kömürden aşamalı çıkış taahhüt ediliyor ve bu da yetmezmiş gibi "rasyonelleştirilmiş" ve "verimsiz" fosil yakıt sübvansiyonlarının devam ettirilmesine olanak sağlanıyor.
COP27 Taslak Metin Eleştrisi
Taslak metin ülkeler tarafından tartışılarak oluşturulan bir metin değil, Mısır’ın ülkelerle yaptığı istişarelerden derlediklerini yansıtan unsurlardan oluşuyor. Resmi müzakerelere, taslak metindeki unsurlar üzerinden başlanacak.
COP27 Başkanı Sameh Shoukry, taslakla birlikte yayımlanan mektubunda “Zaman bizden yana değil, şimdi bir araya gelip Cuma gününe kadar bu metni teslim edelim” dedi.
Bu COP’un çıktılarına dair en çekişmeli konular, adil bir kayıp-zarar finansmanının sağlanması ve fosil yakıtlardan tamamen çıkışın sağlanması konusunda yeni bir taahhüt.
Hindistan ve AB, bu yıl tüm fosil yakıtları kademeli olarak azaltma sözü verilmesini önermişti. Ancak taslak metinde tüm fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılmasına dair bir ifade yer almadı.
Bunun yerine metinde, geçen yıl Glasgow‘da kömür konusunda anlaşmaya varılan ve dün Bali‘de G20 liderleri tarafından yeniden teyit edilen unsurlar tekrar edildi.
Daha önce hiçbir COP zirvesinin sonuç metninde belirli bir enerji kaynağından bahsedilmemişken COP26’nın sonuç bildirgesinde (Glasgow Paktı) ülkelerin “verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını kademeli olarak kaldırması ve kömürden kademeli olarak çıkılması” maddeleri yer almıştı.
COP27’de beklenen nihai anlaşmanın 20 sayfalık taslak metninde, geçen yıla göre pek fark olmadı:
Glasgow İklim Paktı’nın ısınmayı 1.5C ile sınırlandırma hedefi tekrarlanırken ve ülkelerden “kömür enerjisini kademeli olarak azaltmaya yönelik önlemleri hızlandırmaları” ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonları aşamalı olarak kaldırıp rasyonalize etmeleri” istendi.
Metinde ayrıca, iklim krizi etkilerinin 1,5C limitinde çok daha düşük olacağı “not edildi” ve tüm ülkelerden 2030 iklim planlarını 1,5C’ye uygun olarak yeniden gözden geçirmeleri ve güçlendirmelerini “talep” edilerek “acil, derin, hızlı” emisyon kesintilerine duyulan ihtiyaç vurgulandı.
Metinde, ada ülkeleri ve Afrika ülkeleri gibi iklim açısından en hassas ülkelerden gelen önemli bir talep olan kayıp ve hasar için bir fon başlatmaya ilişkin ayrıntılar da yer almadı.
Buna ilişkin sadece “Tarafların ilk kez kayıp ve hasara yanıt veren finansman düzenlemeleriyle ilgili konuları zirve gündemine dahil etme konusunda anlaşmaya varmasının, “memnuniyetle karşılandığı” belirtildi.
130’dan fazla gelişmekte olan ülkeden oluşan G77+Çin bloğu, aşırı hava felaketlerinin “gelişmekte olan ülkelere ekonomik olmayan ve ekonomik kayıp ve zararnı karşılamaya yardımcı olmak için” özel bir fon çağrısında bulunuyor. Ancak zengin ülkeler, böyle bir anlaşmanın sera gazı emisyonlarına tarihsel katkılarından dolayı kendilerini sonsuz finansal sorumluluğa açabileceği korkusuyla bu fikre uzun zamandır direniyor.
G77-Çin bloku, bugünkü açıklamalarında “COP27, bir finans mekanizması kararı çıkmadan biterse başarısız olacak” diyerek geri adım atmadıklarını vurguladı.
Taslak belge, yaklaşık 200 ülkenin delegelerinin, nihai anlaşmaya dahil etmek için başvurdukları taleplere dayanıyor. Önümüzdeki günlerde metin büyük ölçüde detaylandırılacak ve yeni müzakereler için bir temel oluşturacak.
Taslak metne çok miktarda tepki yağdı. COP27’nin sonuç bildirgesinin taslak metninde tüm fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılmasına dair bir ifade yer almaması iklim uzmanları ve aktivistleri hayal kırıklığına uğrattı.
Mısır’a taslağı yeniden yazma çağrısı yapıldı. Uluslararası sivil toplum örgütü ActionAid ise Mısır’ı taslağı geri çekip yeniden yazmaya çağırdı. İklim adaleti için çalışan Teresa Anderson şunları söyledi: “Hindistan tarafından önerilen ve AB ve hatta ABD tarafından desteklenen dili teşvik ettikten sonra, taslakta fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına ilişkin kullanılan dil çok zayıf ve yalnızca ‘azaltılmamış kömür’e atıfta bulunuyor. Dünyanın sıcaklığının 1.5C’nin üzerine çıkmamasını sağlayacaksak, ihtiyacımız olan şey tüm fosil yakıtlardan adil bir aşamaya geçmek, ancak bu plan bunu başaramayacak.”
Taslakta kullanılan dilin finans konusunda da benzer şekilde zayıf olduğunu belirten Anderson, “Küresel iklim krizi, gelişmekte olan ülkelere finansman sağlamak da dahil olmak üzere zengin ülkeler en hızlı şekilde harekete geçmedikçe çözülemez. Acilen cumhurbaşkanlığına bu notu geri alması çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Fiji büyükelçisi ve Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi Satyendra Prasad da“Fosil yakıtlar aşamalı olarak ortadan kaldırılmalı, nokta,” dedi: “Aşamalı olarak kaldırılması gerektiğini kim söylüyor? Aşamalı olarak durdurulmaları gerektiğini söyleyenler… Bize söyleyin, ‘aşamalı azaltmanızı’ katlanarak artırdığınız hızı bize gösterin? Bize rakamları gösterin ve ikna edici olmasını sağlayın. O dönem geride kaldı, o zaman geçti ve ihtiyacımız olan tek şey bağlılık, enerji ve hız ve aşamalı olarak çıkmamızı sağlayan küresel dayanışma, nokta.”
Gözlemciler, zirvenin muhtemelen bir anlaşmaya varmak ve belgedeki boşlukları doldurmak amacıyla tüm gece sürecek oturumlarla cuma günü planlanan bitişinin ötesine uzatılacağını söylüyor.
Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü‘nün politika ve iletişim direktörü Bob Ward, belgenin tüm ülkeler arasında nihai bir anlaşma olmaktan çok uzak olduğunu kaydetti: “Müzakerecilerin, herkesin dayanıklılığını test edecek tüm gece süren oturumlar da dahil olmak üzere yapacak çok işi var. Umarım dünyanın dört bir yanındaki politikacılar ve politika yapıcılar, müzakere ekiplerini COP27’den iddialı ve işbirlikçi bir sonuç almaya zorlayacaklardır . Zamanımız daralıyor ve dünya bu zirvenin başarısız olmasını kaldıramaz.”
COP26 başkanından COP27 başkanına: Hala çok boşluk var
Geçen yıl Glasgow’da yapılan görüşmelere başkanlık eden İngiliz yetkili Alok Sharma, AB’nin iklim sorumlusu Frans Timmermans ve Kanada’nın İklim Bakanı Steven Guilbeault, Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkanı Sameh Shoukry‘ye; taslak kararlarda “hala çok boşluk olduğunu” iletti.
Sharma’nın ofisinden aktarıldığına göre üç yetkili, G20 liderlerinin Bali‘de verdiği son taahhüdün, COP27’de “tavan değil taban çizgisi olması gerektiğini” söyledi: “Herhangi birimizin isteyeceği en son şey, bu COP’un fikir birliği olmadan sona ermesidir.”
Son Sözler
Görüleceği gibi iklim krizi tüm dünyayı derinden etkilerken hala müzakere edilebilecek bir konu olarak görülüyor. Oysa müzakere edilecek fazlaca bir şey yok. Türkiye'de ise ileri değil geri gidiş var. Yani artıştan azaltım gibi anlamsız bir hedef deklare edilebiliyor. Bundan en çok Türkiye ekonomisi ve istihdamı zarar görecek.
Commenti