Hiç tereddüt etmeden tekrar kalabalık bir asansöre binebilecek misiniz? Endişe duymadan veya eldiven kullanmadan bir kapı koluna tekrar dokunabilecek misiniz?
Sosyal mesafe kısıtlamalarının gevşetilmesi iş yerlerinin yeniden açılmasını sağlayabilir, ancak COVID-19 karantinalarının anıları hala insanların zihninde taze olduğu sürece, bir ofis binasının içinde olma deneyimi büyük olasılıkla “normal” e dönmeyecektir.
Salgın ortaya çıkmadan önce bile yaşadığımız ve çalıştığımız binalarda hava kalitesi ve havalandırma konusunda endişelenmek için birçok neden vardı. Sonuçta, daha sağlıklı iç mekan ortamları sadece hasta olmamızı engellemekle kalmaz, aynı zamanda bilişsel performansı da artırır.
“İYİ BİR SAĞLIK GEÇMİŞİNE SAHİP OFİSLER YÜKSEK FİYATLARDAN KİRALANACAK. KÖTÜ SAĞLIK GEÇMİŞİ OLAN OFİSLER İSE ONLARIN GERİSİNDE KALACAK.”
Yöneticilere sağlıklı bina hareketinin faydalarını aktarmak için Harvard Business School'da kıdemli öğretim görevlisi olan John D. Macomber geçtiğimiz günlerde bu konuda bir kitap yayınladı: Sağlıklı Binalar: İç Mekanlar Performansı ve Verimliliği Nasıl Artırıyor?
Tesis yöneticileri elektrik ve hava filtrelerinden birkaç dolar tasarruf ettiklerini düşünüyor olsalar da, “Hava akışı ve filtrelemeden tasarruf etmek için artık bir neden yok” diyor Macomber. “Bu hiç mantıklı değil. İnsanların daha sağlıklı olmasına yardımcı olmanın ucuz bir yolu. ”
Kitabın ortak yazarı ve aynı zamanda Harvard’ın T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu profesörü olan Joseph G. Allen ile birlikte Macomber, “sağlıklı bir bina için dokuz temel konu”yu irdeliyor ve hava akışını ve kalitesini artırmak için yapılan ufak dokunuşların çalışanlar üzerinde ne kadar dramatik etkileri olabileceğini araştırıyor.
Yöneticilere sağlıklı bina hareketinin faydalarını aktarmak için Harvard Business School'da kıdemli öğretim görevlisi olan John D. Macomber geçtiğimiz günlerde bu konuda bir kitap yayınladı: Sağlıklı Binalar: İç Mekanlar Performansı ve Verimliliği Nasıl Artırıyor?
Tesis yöneticileri elektrik ve hava filtrelerinden birkaç dolar tasarruf ettiklerini düşünüyor olsalar da, “Hava akışı ve filtrelemeden tasarruf etmek için artık bir neden yok” diyor Macomber. “Bu hiç mantıklı değil. İnsanların daha sağlıklı olmasına yardımcı olmanın ucuz bir yolu. ”
Kitabın ortak yazarı ve aynı zamanda Harvard’ın T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu profesörü olan Joseph G. Allen ile birlikte Macomber, “sağlıklı bir bina için dokuz temel konu”yu irdeliyor ve hava akışını ve kalitesini artırmak için yapılan ufak dokunuşların çalışanlar üzerinde ne kadar dramatik etkileri olabileceğini araştırıyor.
Ancak ekonomik faydalar bununla da sınırlı değil. Macomber, halkın sağlık önlemlerine odaklanmasının çeşitli endüstrilerde, özellikle de seyahat ve konaklama sektörlerinde büyük değişimlere yol açmasını bekliyor. Macomber, bilinçli işverenlerin ve mülk sahiplerinin giderek artan oranda, sağlıklı iç mekanları işe alım araçları ve rekabet avantajı yaratmak üzere kaynak olarak kullanmaya başlayacağını öne sürüyor. COVID-19 üzerindeki endişelerin bu eğilimleri hızlandırmasının muhtemel olduğunu söylüyor.
“Bence farkındalık artıyor ve bu ekonomide hem konutlar hem de ofisler için talepte bir düşüş olacak” diyor. “Bu iki şeyle birlikte, iyi bir sağlık geçmişine sahip olan ofislerin daha yüksek fiyatlardan kiralanacağını ve kiracılar tarafından tercih edileceğini, buna karşın kötü sağlık geçmişi olan ofislerin onların gerisinde kalacağını düşünüyorum.”
Birçok seçkin şirket, müşterileri ve yetenekli işgücünü çekmek için binalarının verimliliğini veya ihtişamını zaten kullanıyor.
Küresel salgının bir sonucu olarak Macomber, iç mekan hava kalitesine vurgu yapılmasını bekliyor. Diğer sağlıklı bina önlemleri de ekonominin geri kalanına yayılacak.
Ülke işe geri döndükçe, bulaşıcı hastalığın yayılmasıyla ilgili endişeler “sağlıklı bir binanın temeline, özellikle havalandırma, hava kalitesi, su, nem ve güvenlik üzerine yatırım yapmayı her zamankinden daha kolay hale getirecek” diyor Macomber. “Bunlarla başlamak maliyetli değil. Bu yüzden, bunların oldukça hızlı bir şekilde yayılacağını ve binaların olmazsa olmazı olacaklarını düşünüyorum, çünkü maliyet nispeten çok yüksek değil, fakat fayda son derece yüksek.”
Havasız bir uçakta uykusu gelen herkesin onaylayabileceği gibi, zayıf havalandırma bilişsel fonksiyonu engeller. Allen ve Macomber, “Kumarhaneler bunu uzun zaman önce anladılar. Sizi oyun masalarında ve slot makinelerinde daha uzun süre uyanık tutmak için ekstra hava pompalıyor ve sıcaklığı serin tutuyorlar.”
Ancak çalışanların kişisel performansındaki farklılıkları ölçmek için kendileriyle karşılaştırıldığı çeşitli hava kalitesi ve akış seviyelerine sahip ofislerde yapılan bilimsel, çift kör çalışmalar sayesinde sağlıklı bina yazarları bu etkileri ölçebilir.
“Strateji”, “odaklanmış aktivite düzeyi” ve “kriz yanıtı” gibi şeyleri içeren bilişsel işlevin dokuz boyutunun tamamında, denekler en uygun koşullarda (yüksek havalandırma oranları ve düşük konsantrasyonlarda karbon dioksit ve diğer zararlı bileşikler) çalıştığında performans önemli ölçüde iyileştirildi.
Macomber ve Allen, “Bunu bir saniyeliğine düşünün - bir ofise sağlanan taze hava miktarını artırmanın, neredeyse her ofisin kolayca yapabileceği bir şey, çalışanların üst düzey bilişsel fonksiyonunda ölçülebilir bir faydası oldu” diyor.
Bununla birlikte, Macomber, artan performansı doğrudan artan üretkenliğe bağlamamaya dikkat ediyor, çünkü üretkenlik farklı başka faktörleri de içeriyor.
Sağlıklı bir bina için dokuz temel konu arasında “güvenlik”, yazarların salgın sonrası dünyada daha geniş bir anlam kazanmasını beklediği bir terim. Bina güvenliği, sadece kimin girdiğini ve fiziksel olarak neleri taşıdıklarını değil, aynı zamanda dahili olarak neleri taşıdıklarını da izlemeyi içerecektir. Metal dedektörlerine ek olarak, bina girişlerindeki kızılötesi tarayıcılar, bazı havaalanlarında halihazırda mevcut olan teknolojiye benzer şekilde virüslerin ve diğer patojenlerin yayılmasını önlemeye yardımcı olmak için ziyaretçilerin sıcaklıklarını ölçecektir.
İnsanlar halk sağlığının kolektif doğasını içselleştirmeye başladığında, kişisel sağlık ve hava kalitesi ölçümlerinin (giyilebilir cihazlar ve akıllı telefonlar kullanarak) paylaşılması, binaların içindeki koşullar hakkında gerçek zamanlı bilgi sağlayan yeni uygulamalara yol açabilir. Macomber, “WAZE'nin trafik sıkışıklığı için yaptığını halk sağlığı için yapan bir uygulama hayal edin” diyor.
“Halkın, bulundukları binaların kalitesi açısından önemli ölçüde daha fazla farkındalık ve ilgisi olacak ve uçakları ve yolcu gemileri hakkında seçici olacaklar” diye tahmin ediyor.
"Ve oldukça hızlı bir şekilde evleri ve ofisleri konusunda da seçici olacaklar ve bu bilgileri diğer insanlarla paylaşacaklar."
Makalenin orijinali Harvard Business School Working Knowledge sayfasında yer almaktadır.
Comments