Binaların çok yüksek çevresel etkisi bulunuyor. Binaların çevresel etkisi iklim değişikliğinin nedenlerinin %70'ine denk geliyor. Rejeneratif binalar ile bu çevresel etkiyi geri yerine koyabilir miyiz? Sanırız rejeneratif binalar bunu sağlamamıza imkan tanıyor. Peki rejeneretif binalar nedir, standartları nelerdir ve hangi kriterler ile onları tasarlayabiliriz? Sizler için yazdık. Ayrıca, ECOBUILD olarak neler yapabiliyoruz ve projelerimizde neler yaptık sizlerle paylaşıyoruz. Gelin yeşil bina kavramının ötesine birlikte geçelim.
Günümüzde şehirler dünyadaki emisyonların %70’ini gerçekleştirmekte, bilinen 200’den fazla konuda çevresel etki yapmaktadırlar. Şehirlerde binalar, altyapılar ve ulaşım araçları çevresel etkinin ana sorumlusudur.
Binalar kentteki enerjinin neredeyse tamamına yakınını tüketirler. Çevresel etkide en başta gelen bina yapıları emisyon veya su tüketimi gibi çevresel etkiyi yapmayarak enerji veya su tüketimi olarak net-pozitif olarak çalışırlarsa doğaya binaların yaptığı etkiyi restore ederek geri koyabilirler. Binaların çevresel etkisini düşürmeyi hedef alan yeşil binaların yerine rejeneratif binalar yapılması halinde şehirler karbon yutak alanına dönüştürülebilir. Ancak bu sayede dünyamıza bu güne kadar yapılmış olan çevresel etki tamir edilebilir.
Rejeneratif tasarım, bina edinme süreçlerinin her adımında geleceği düşünerek tasarlaması gereken ilerici adımlarla gerçekleşebilen yeni bir tasarım anlayışıdır. Yalnızca ihtiyacınız olan minimum kaynakları kullanma konseptine dayanan sürdürülebilir şekilde tasarlanmış binaların aksine, yenilenebilir binalar hasarı tersine çevirecek ve çevre üzerinde net olumlu (net-pozitif) bir etkiye sahip olacak şekilde tasarlanır ve işletilirler.
Makro ölçekte, binalar karbon tutma alanları olarak hizmet edebilirler. Çevredeki topluluklar için sahada enerji üretip depolayabilirler. Sahadaki yağmur suyu akışını temizlemek için kullanabilirler ve hatta havayı 'temizleyen' kaplamalara sahip olabilirler. Bu sadece daha az kaynak kullanmak değil, aynı zamanda çevremizi yenilemek, dünyamızı iyileştirmek fikridir.
ECOBUILD olarak mimaride ve bina edinme süreçlerinde geleceğin yolu olduğuna inandığımız konsept rejeneratif binalardır. Rejeneratif tasarım ilkelerini projelerimize dahil etmeyi, müşterilerimizi bu ilkelerin faydaları konusunda eğitmeyi ve herkese daha iyi bir dünya için tasarım yapma konusunda ilham vermeyi kendi sorumluluğumuz olarak görüyoruz.
Rejeneratif Tasarım ve Sürdürülebilir Tasarımın Farkı
Sürdürülebilir tasarımın tanımı, “ek zarar verme” veya “sadece ihtiyacınız olanı kullanın, daha fazlasını değil” kavramı üzerine kuruludur. Bu, yalnızca kendi varlığımızı, kendi kolaylıklarımızı veya rutinlerimizi ve kendi bireysel ortamlarımızı sürdürmeye çalıştığımız fikrine dayanan Türkiye için çok yeni fakat Kuzey Avrupa ve Kıta Avrupası için 30 yıllık bir kavramdır. Biri kaynakları kullanmaya devam ederse, gerçek şu ki, bu kaynaklar sonunda tükenecektir. Yani yeşil binalar ilk adımdır ve sürdürülebilir tasarım için nihai hedef değildir.
Binaları ihtiyacımız olan kaynakları kullanmamıza izin veren bir yaşam aracı tasarlayıp sonra bu kaynakları geri yükleyebilseydik? Plancılar, mimarlar, tasarımcılar ve kent yöneticileri olarak bu zihin değişimini sağlamak için eşsiz bir fırsata sahibiz. Rejeneratif binaları tasarlamak yeni bilgisayar teknolojisi ve simülasyon araçları ile mümkün.
Binalarda En İyi Yenileyici Tasarım Stratejileri Nelerdir?
Projenin en başında proje ekipleri, rejeneratif tasarım açısından binadan tam olarak ne beklediklerini anlatmak için müşteriyle samimi bir görüşme yapmalıdır. Bir enerji hedefi koyulmalıdır. Bina dış zarfını kuvvetlendirmek gibi yatırım gerektiren hangi stratejilere istekli olabilirler konusu konuşulmalıdır. En iyi ve kolay uygulanabilir rejeneratif tasarım stratejilerinden bazıları şunlardır:
Yeşil Çatılar ve Cepheler: Yeşil çatılar günümüzün bina tasarım endüstrisinde oldukça yaygındır, ancak aynı zamanda ortam havasını gerçekten temizleyen ve karbonu tutan dış cephe yüzeylerine sahip binalar da tasarlayabiliriz.
Yağmur Suyu Hasadı: Yağmur suyunu yakalayan ve doğal olarak depolayan inşa edilmiş binalar tasarlamak, yeraltı akiferini yenilemek için kullanışlı bir araçtır. Unutmayalım Türkiye’de de çatıdan yağmur suyu hasadı yapmak 2021 yılından bu yana bir zorunluluk.
Atık Su Arıtma: Net-pozitif su hedefine ulaşmak için bina su döngüsünü personel, cihazlar ve çalışma programı destekli olarak modelleyerek eğer anlamlıysa gri su ve siyah su arıtması da yapabiliriz. Yerinde su arıtımı, düşük bir yatırım getirisi ile birlikte yüksek bir başlangıç ana maliyetine sahip olabilir, ancak aynı strateji su tasarrufu açısından çok daha etkilidir ve bu nedenle, tartışmasız kısa vadeli finansallardan daha ağır basan uzun vadeli kaynak tasarrufları ile sonuçlanır. Unutmayalım ki su arıtma teknolojileri konusunda modelleme yapmadan söylenen sözler genellikle yanlıştır.
Enerji Tüketimi ve Üretimi: Sadece daha az enerji kullanan binaları tasarlamak değil, aynı zamanda elektrik şebekesine daha az veya hiç güvenmemek için onları sahada enerji üretecek ve depolayacak şekilde tasarlamak da önemlidir. Bu iklime dayanım için de gereklidir. Mikro şebekeler aracılığıyla sahada depolanan enerji gece saatlerinde bina tarafından kullanılabilir. Bina aynı zamanda çevredeki topluluk için küçük ölçekli enerji kaynağı olarak da hizmet edebilir, böylece daha büyük kamu hizmetine olan bağımlılığı daha da azaltabilir. Güneş panelleri ve rüzgar türbinleri gibi yenilenebilir teknolojiler, enerji üreticileri olarak projelerde daha yaygın hale geliyor. Her gün, katı atıkları bina tarafından kullanılabilecek enerjiye dönüştüren biyolojik sindiriciler gibi yeni teknolojiler devreye giriyor. Yeni teknolojiler enerjinin depolanmasını daha da kolaylaştırıyor.
Termal Verimli Yapı: Termal verimli yapı, tüm bina kabuğunu kapsayarak, mekanik sistem yükünü azaltan, enerji açısından daha verimli bir bina yaratır. Örneğin perde duvarlar, dış ve iç arasında bir termal bariyer oluşturarak termal verimliliğe katkıda bulunabilir. Cephelerde ve çatıda yeşil bitkiler kullanmak en iyi izolasyon aracı olan toprağı bina çatısında değerlendirir.
Bazı stratejiler bir süredir ortalarda olsa da, rejeneratif tasarımın sınırlarını zorlamaya devam etmek için heyecan verici bir fırsat önümüzde var. Binaların sadece barınak sağlamaktan daha fazlasını yaptığını hatırlamak önemli. Binalar önemli oranda çevresel etki yapıyorlar. Binalar kullanıcılarının sağlığını öğretir, ilham verir ve desteklerler. Daha az somut olmasın rağmen, bunlar da rejeneratif tasarımın önemli sonuçlarındandır.
Rejeneratif Tasarımın Zorlukları Nelerdir?
Rejeneratif tasarımın önündeki en büyük engel, hem müşteriler hem de mimarlar tarafından yeni bir şey denemekten duyulan rahatsızlıktır. Türkiye’de binalar adeta zamana karşı yarışırcasına yapılırlar. Bu tedirginlik, ekip içinde iyi bir işbirliği, müşteri ile sağlam bir ilişki ve mimar ile müteahhit arasındaki karşılıklı saygı ile çözülebilir.
Yeni bir şey denemek cesaret ister, ancak ödülleri özellikle yatırımcılar için şaşırtıcı olabilir. İnsanlar, azalan kaynaklarımızı korumanın ve yenilemenin öneminin giderek daha fazla farkına varıyor, bu nedenle mevcut mevzuatın sınırlamalarının, değişim isteyen kritik bir bina kullanıcıları ve bina tasarımcıları kitlesine yol açması an meselesidir. Rejeneratif tasarım inovasyonu yoluyla sağlanan değişim bina teknolojisinin Türkiye’de daha iyi kavranmasını sağlayabilir.
Sivil toplum liderlerinin katılımıyla, tüm topluluklar ve hatta biyofilik şehirciliği temsil eden şehirler ile sonuçlanan rejeneratif tasarımın büyük ölçekli uygulanması için bir fırsat Türkiye için bile var. Bu kavramın uygulanmasına iyi bir örnek Singapur'dadır. İkonik Supertree Korusu, yeşil duvarların ve çatıların yaygın kullanımı, yağmur suyu toplama ve arıtma yoluyla suyun kendi kendine yeterliliğine bağlılık ve büyük bir şehrin rejeneratif tasarım ilkelerine öncelik vererek nasıl olumlu bir etkiye sahip olabileceğinin harika örneğidir.
Bizler ECOBUILD olarak liderliğe inanıyoruz. 2020 yılında USGBC tarafından dünya birincisi seçilmiş bir projeyi yapan firma olarak her zaman aktif olarak rejeneratif tasarım ilkelerini projelerimize entegre etmeye çalışıyoruz. Etkili olmaları için bu ilkelerin karmaşık olması gerekmez. Aksine, rejeneratif tasarım ilkesi ne kadar basit ve anlaşılır olursa, son kullanıcı olan müşteri tarafından uygulanması ve benimsenmesi o kadar başarılı olur. Müşterinin, gerçekten etkili olabilmesi için rejeneratif tasarım stratejisi konusunda kendini rahat hissetmesi gerekir. Bu konu çok iyi açıklanmalıdır.
Müşterilerimizin sistemlere aşina olması için eğitim oturumları düzenleyerek bu rahatlık ve anlayış düzeyine ulaşıyoruz. Eğitim konusunda da liderlik yapıyoruz. Binanın projesinin sadece müşteriye teslim edilmesini değil, müşterinin niyetleriyle uyuşarak onların projeyi tam olarak sahiplenmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Bu taahhüt, kaynak verimliliği kadar rejeneratif tasarımın bir parçasıdır.
Projelerimizden Örnekler
Kuzu Effect Karma Binası, Kuzu Effect Karma Kullanım Projesi konut, ofis ve AVM’nin ortaya koyduğu potansiyeli değerlendiren yeşil bina fonksiyonlarının binanın enerji ve su tasarrufunda kullanıldığı Türkiye’deki tek binadır. Örneğin konutlardan çıkan gri-su arıtılarak AVM tuvaletlerinde kullanılmaktadır. AVM’den kaynaklanan atıl ısı konutların ısıtılmasında kullanılmaktadır.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı, dünyanın ilk 10 LEED sertifikalı havalimanından birisidir ve kendi su ihtiyacının %65’ini gri su, yağmur suyu ve yoğuşma suyundan elde etmektedir. Havalimanı doğal havalandırma imkanlarıyla emsallerine göre 10 milyon € daha düşük maliyette havalandırma sistemi tasarımına sahiptir.
2020 yılında USGBC’den sıra dışı konut ve sıra dışı proje kapsamında Dünya birincisi ödülü olduğumuz Park Mozaik Konutları tüm site tasarımında kampüs yaklaşımı ile oldukça tasarruflu tüketimlere sahip, ancak onu farklı kılan işletme giderlerinin çok düşük olması. 825 konuttan oluşan Park Mozaik emsallerinin yarısı kadar işletme giderine sahip. Proje alanı %39 daha düşük emisyon yapıyor ancak, açık alanlarında yakaladığı karbon emisyonu onun salım yaptığı emisyonlarını dengelemesine imkan sağlıyor.
Bizi en çok heyecanlandıran, binalarda bitki üretimini kazandıracak şekilde tasarlamak. Bu sınırı test eden yenilikler var ve bu sadece heyecan verici değil aynı zamanda umut verici. İster yağmur suyunu arıtan bir bina kabuğu sistemi, ister havayı temizleyen bir bina kabuğu veya sera gazı emisyonlarıyla mücadele etmek için karbonu yakalayan mekanik bir sistem olsun, bu yenilikler için ileriyi düşünüyoruz. Bu yeniliklerin benimsenmesi, inşaat endüstrisini doğru yöne itmeye yardımcı olacaktır.
ECOBUILD, rejeneratif tasarım stratejileri konusunda deneyimlidir. Tasarım ekiplerimiz, yalnızca sürdürülebilir değil, aynı zamanda gelecek nesillere sürdürülebilirliğin ötesinde düşünmeyi ve bu yenileyici uygulamalara bakmayı öğreten binalar yaratma konusunda tutkuludur. Rejeneratif tasarımı tesisinize nasıl dahil edebileceğiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için bugün ECOBUILD ile iletişime geçin.
Комментарии