top of page

Türkiye Net Sıfırda Tam Gaz: Belediyeler İse Belirsizlik Karşısında Değer Yaratmak Zorunda

Güncelleme tarihi: 5 Ara 2023


Türkiye COP28’de adeta tam gaz gidiyor. Birçok ilk yaşanıyor ve açıkçası bu gelişmeler bizleri heyecanlandırıyor. Başkan Erdoğan en yetkili ağızdan sıfır emisyon hedefini kürsüden beyan ederken, yerel yönetimler ise seçim öncesinde son hazırlıklarını yapıyorlar. İzmir gibi bazı büyükşehirler geçen 5 yıllık dönemde iklim değişikliğinin etki azaltımı ve uyum politikaları konusunda önemli işlere imza attılar ve kurumsal yapılarını güçlendirdiler. Tunç SOYER’in hakkını teslim etmek gerekiyor. Ancak Türkiye’nin ağırlıklı olarak belediyelerinde konu birkaç AB fonu ve Dünya Bankası hibe projesi dışında son dönemde gündeme gelmedi diyebiliriz. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı konuya ilişkin yoğun çalışmalar sergilerken, belediyelere SECAP yapmaları konusunda ön ayak oldu. Ancak bu SECAP’ların tamamı klişe, yerele özgü olmayan ve sadece basit önlemleri içeren sera gazı azlatım eylemeleri içeriyor. Bunun nedeni SECAP projelerini çevre mühendislerinin hazırlamış olması. Oysa şehir planlama vizyonu olmayan azaltım ve uyum eylemleri kent ile entegre olmuyor ve planlara, imara yansımıyor. Sonuç ise hiçbir işe yaramayan SECAP planları olarak karşımıza çıktı, çünkü Türkiye şehirlerinin emisyonları düşmüyor tam tersine daha da artıyor. Basit önlemler bile sadece planlarda tablolarda yazılı olarak kaldı, hiçbiri belediyelerimizin stratejik yatırım planlarına giremedi bile.


Peki Belediyeler neler yapmalı, nasıl yola çıkmalı? İllerin sera gazı azaltım stratejileri tahminen seçim sonrasında yeniden ele alınacak. İşte burada Türkiye yeni dönemde klişelerle yol alamamalı. Çünkü belediyeler bu performansta yola devam ederlerse sıfır karbon ülke hedefinin 2053’de gerçekleşmesi adeta hayal olacak. Aşağıda 6 maddede belediye başkanlarının yapmaları gerekenleri özetledik.


1. Vizyon ve Hırsla Değer Yaratmaya Devam Edin

Türkiye’deki pek çok bölgedeki değişken ekonomik ortam, belediyelerin sürdürülebilirlik gündemlerini geriye itiyor. Ancak diğer yandan, devlet en üst düzeyde COP28’de 2053’ü sıfır karbon hedef yılı olarak belirlemiş ve deklare etmiş durumda.

Ekonomik kriz ve seçim ortamı yaşansa dahi, yeni ortaya çıkan durumda, hızla büyüyen Türkiye şehirlerinde sıfır karbon hedefinde değer yaratma anlamında belediyelere büyük iş düşüyor. Bu yeni ortamda erken hareket edenlerden olmanın avantajı, belediyelerin düşük karbonlu hizmet sunmak ve şehirlerini düşük karbonlu yapmaları için ilk fonları kapmaları anlamına geliyor. Ancak bu konuda fon kapabilmek ve uygulama yapabilmek hedeflere erkenden ulaşmak çoğu zaman vizyon ve hırs gerektiriyor. Belediye başkanları süratle konuyu öğrenmeli. Gerekir ise nitelikli ve özellikle yeşil şehir planlama bilgisi olan danışman kadrosunu geliştirmeli.



2. Maliyet ve Karbon Azaltımlarını Entegre Edin

Araştırmalar, belediyelerin temel hizmetleri yerine getirmedeki görevlerinin ülkenin sıfır karbon hedefi için öncelikli olduğunu gösteriyor. Belediyelerin yaptığı ulaşım ve altyapı gibi temel hizmetlerinin maliyet rekabetçiliğini artırmak için sistematik olarak yatırım yapmaları gerekiyor. Örneğin elektrikli otobüsler veya altyapıların kullanacağı yenilenebilir enerjinin yatırımları için fon veya finansman gerekiyor. Bugüne kadar bir hizmetin karbon ayak izini azaltmakla uğraşan belediyeler şimdi sıfırlamak durumundalar. Yeni hedefler ile birlikte artık maliyet ile karbon azaltımları arasında bir dengenin çoğu zaman gerekli olmadığını görüyoruz. Yani belediyeler sıfır emisyon hedefleri için maliyetleri göğüslemek durumunda. Elbette değişen iklime karşı dayanıklı olmak için uyum için yapacakları yatırımlar da buna ilave edilecektir. Çok açık bir gerçek yerel yönetimlerin 3 kanaldan yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelmeleri gerekli. Birincisi kendi şirketlerinin yatırımları ile, ikincisi halka enerji kooperatifleri kurdurarak, üçüncüsü binaya entegre yeşil enerji sistemlerini planlama ve ruhsat sürecinde zorunlu kılarak.


3. Erken Kazananlardan Olmak İçin Halka Yönelik Ortaklıklar Oluşturun

Halkı değişen yeni sıfır karbonlu hedefe yönlendirmek çoğunlukla belediyelerin inisiyatifinde kalıyor. Mevcut döngüde, halkı da işin içine katan politikalar geliştirmeleri gerekiyor. Organizasyonlar, bilinçlendirme, özel uygulamalar, özel fiyatlandırma gibi adımlar atılmalı. Enerji kooperatifleri, birlikler, kentsel dönüşümde mahalle ısıtma soğutma sistemleri güzel örnekler olabilir.


Bu arada benzersiz, sıfır karbonlu hizmetlere sahip belediyeler, bunu halka kabul ettirmeli ve halk ile iç içe tartışarak projeler yapmalı. Halkın benimsediği projeler ile hedeflerine ulaşabileceklerini unutmamalılar. Deneyimlerimize göre, belediye başkanları burada önemli bir rol üstleniyor. İklim hedefleri için lider karakterli, konuyu iyi bilen, finansman kaynakları ve proje tanışıklıkları dahil uluslararası bağlantıları güçlü bir başkan profili gerekiyor. Sıfır karbon hedefindeki projelere ilişkin çağrılar genellikle başkanlar diyaloğu yoluyla en üst düzeyde yapılıyor. Finansman anlaşmaları halk için de stratejik bir avantaj olabilir, çünkü halk pazara erken sunulan hizmetlerin tedarikini rekabetin önünde tutabilir.


4. Dengeli Bir Kentsel Büyümeyi Güvence Altına Almak İçin Proje Portföyünüzü Güncelleyin

Eski, yüksek emisyonlu belediyecilik hizmet işletmeleriyle kar elde eden belediyeler bir ikilemle karşı karşıya kalabilir. Daha yeşil yatırımları finanse etmek için eski işleri mi sürdürmeliler, yoksa eski işlerden proaktif olarak çekilmeliler mi? Örneğin dizel otobüslerin kullanımına devam mı edilmeli veya, ilçe belediyeleri personellerini elektrikli araçlar ile mi taşımaya başlamalı veya, raylı sistemler kendi enerjilerini PV panellerden mi sağlamaya başlamalı?


Analizimiz, Türkiye’deki mali krizinden en güçlü şekilde çıkan belediyelerin, erkenden iklim stratejilerini oluşturan ve daha sonra diğerlerinden önce yatırıma başlayan belediyeler olduğunu gösteriyor. Bunu aklımızda tutarak, artık belediyelerin durum değerlendirmesi yapma zamanının geldiğine inanıyoruz. Proje portföylerini sıfır karbon yatırımlarına yönlendiren belediyeler, bu politikalara ilişkin yatırımları işleten veya yapan yeni BİT şirketleri eliyle kısa ve orta vadeli gerçekleştirmeliler. Karbon emisyonları nedeniyle azalan getirilerle karşı karşıya olan bazı belediye işletmelerini rotasyona tabi tutarak ve sürdürülebilirlik rüzgarlarından etkilenen işletmeleri buna ekleyerek portföyün genel büyümesini iyileştirme fırsatı varsa bu imkan süratle kullanılmalı. Unutulmaması gereken bir konu da gelişen projeler, gelişen iklim projeleri daha fazla yut dışı fona ulaşmak anlamına geliyor.



5. Yeni Yeşil İşletmeler Oluşturun ve Ölçeklendirin

Son ekonomik krizde yeni işler kuran belediyeler, kriz sırasında rakiplerinden daha iyi performans gösteriyorlar. Bu belediyeler genellikle sıfır karbonlu büyüme alanlarını belirlediler ve kendilerini bu avantajdan yararlanacak şekilde konumlandırdılar. İklim ihtiyaçlarını öngördüler ve inovasyonu hızlandırmak için para ayırdılar. İzmir’de sıfır emisyonlu tarım yapmak isteyen İzmir Büyükşehir Belediyesi buna güzel bir örnek.

Net sıfıra geçişin birçok büyüme alanı yaratması belediyeler için de sürpriz olmamalı. Kısmen kurumsal emisyon azaltma taahhütlerinin etkisiyle düşük emisyonlu ürünlere yönelik artan talep, çok çeşitli iklim teknolojileri ve ilgili hizmetlerin ticari olarak ölçeklendirilmesi için fırsatlar yaratıyor. Türkiye’de belediyelerimiz, sadece yurt dışı geziler ile, çeşitli AB projeleri ile öğrendikleri denenmiş karbon azaltıcı projeleri uyguladılar. Bu da emin olun çok az sayıda. Ancak belediyeler açıklanan hedef doğrultusunda yeni sıfır karbon teknolojilerini araştırmalılar. Bu konuda süratle talepkar olmalılar, bunu yapabilmek için yeni bir belediye birimine ihtiyaçları var. ECOBUILD web sitemizde bu konu ile ilgili yeni teknolojilerin neler olduğu ve aralarındaki ilişkiler konusunda infografikler yayınladık.


Belediyeler bu anlatılanların yanında ellerindeki hukuki sınırlara dayanan bir dizi yönetmeliği uygulamak durumundalar. Düşük karbonlu veya sıfır karbonlu yatırımları uygulaması gereken 2053 sıfır karbon Türkiye hedefindeki belediyeler, artık bu konuya bütüncül bakan birimler kurmak, buralarda çok nitelikli uzmanlar çalıştırmak, onları eğitmek ve uzman yerli firmalardan danışmanlık almak zorundalar. Çünkü artık sıfır karbon hedefi oldukça teknik ve bir belediye başkanının fikirlerinin, seçim vaatlerinin ötesinde bir stratejik yatırım zinciri gerektiriyor.


6. Rekabetçi Olarak Fark Yaratmak İçin Dijital Hızda Çalışın

Yukarıda tartışıldığı gibi, sıfır karbon hedefinde işe başlamak, ilk veya erken olmanın önemli avantajları var ve finansman imkanı elde etmek bunun örneğidir. Hızlı ve etkili bir şekilde işlerini sayısal ortamda yürüten belediyeler, en yüksek yeşil primleri elde edebilir, daha yüksek marjlar elde etmek için maliyetleri daha hızlı düşürebilir ve projelerin daha hızlı tamamlanmasından kaynaklanan sermaye harcaması avantajlarından yararlanabilir. Bazı belediye başkanları bunun farkındalar, ancak Anadolu’daki birçok belediye için bu konu henüz net değil.


Yeşil teknolojilerin halk tarafından kanıksanması genellikle fiziksel varlıklara önemli yatırımlar yapılmasını gerektirir. Ancak yazılım geliştirme veya dijital mühendislik için yatırımlar çok fazla gerekli değildir. Belediyeler sıfır karbon projelerinin sayısal işlerini kendileri yapabilirler. Bu konuda son 20 yılda önemli gelişmeler oldu ve belediyeler kendi IT bölümlerini güçlendirdiler. Yeşil belediyecilik uygulayıcısı yerel yönetimler bu konuda önemli adımlar atabilirler. GIS sistemleri, halka yönelik mobil uygulamalar, uzaktan kontrol sistemleri, akıllık ulaşım sistemleri, sertifika ve etiket sistemleri bunlara güzel örneklerdir.


ECOBUILD 2009'dan bu yana yeşil şehircilik konusunda hizmet sunuyor. Yerel yönetimlerin sıfır karbon şehir hedefinizi sizler ile birlikte hazırlıyoruz. Çok daha fazlası için yeşil şehircilik hizmetlerimizi inceleyiniz.


175 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page