top of page

Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli
Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

4 Aralık 2025 tarihinde Atılım Üniversitesi Kemal Zaim Konferans Salonu’nda düzenlenen “Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Multidisipliner Yolculuklar” paneli, enerji, güvenlik, hukuk ve sürdürülebilir şehircilik alanlarının kesiştiği önemli bir buluşma noktası oldu. Panel, iklim değişikliğinin küresel riskler listesinin zirvesine yerleştiği bir dönemde, farklı disiplinlerin ortak çözümler üretme gerekliliğini vurguladı. Katılımcılar arasında Securitas Türkiye Enerji Segment Lideri Ünsal Kutaruk, ECOBUILD Yeşil Bina ve Sürdürülebilir Şehircilik Uzmanı Murat Doğru ve Akademisyen–Bürokrat Doç. Dr. Hayrettin Kurt yer aldı.


Panelin temel amacı; enerji verimliliği, yeşil bina tasarımı, sürdürülebilir kentleşme, hukuki düzenlemeler ve güvenlik alanlarının iklim kriziyle mücadelede nasıl birlikte hareket edebileceğini tartışmaktı. Konuşmacılar, enerji ve iklim gündemindeki yanlış algıları, yeşil dönüşümün ekonomik fırsatlarını ve gençlerin bu alanda nasıl bir kariyer rotası çizebileceğini örneklerle paylaştılar. Böylece panel, sadece mevcut sorunlara değil; geleceğe yön verecek yeni stratejilere ve disiplinler arası iş birliklerine de odaklandı.

Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli
Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

Etkinlik, iklim kriziyle mücadelede “sadece teknoloji değil, insan ve iş birliği merkezli çözümler” anlayışını ön plana çıkardı. Katılımcılar, sürdürülebilir şehirlerin ve enerji sistemlerinin ancak bilgi paylaşımı, politika desteği ve kamu–özel sektör koordinasyonu ile mümkün olabileceğini vurguladılar. Panel sonunda, genç profesyonellere “disiplin ötesi düşünme, teknik uzmanlıkla sosyal farkındalığı birleştirme ve yeşil dönüşümün aktif bir parçası olma” çağrısı yapıldı. ECOBUILD'den Yeşil Bian ve Şehircilik Uzmanı Murat DOĞRU sorulara aşağıdaki cevapları verdi.

1.Enerji ve iklim alanını seçmenizde hangi motivasyonlar etkili oldu?


  • İklim Değişikliği ve Küresel Sorumluluk: Bina sektörü bunun sorumlusu ve çözüm yeridir.

  • Ekoloji ve Doğaya Saygı

  • Küresel Emisyon Azaltımı ve İklim Değişikliği ile Mücadele

  • Ülkem Adına Kaynak Verimliliği ve Ekonomik Tasarruf Potansiyeli

  • Ülkemin İnsan Sağlığı, Yaşam Kalitesi ve İç Mekân Konforu

  • Ülkemin Afetlere Dayanıklılık / Geleceğe Karşı Hazırlık ve Risk Azaltımı

  • Teknik ve Mesleki Sorumluluk — Sektörde Dönüşüm ve Etki Alanı


Bu yüzden 2020’de dünya birincisi olduk. ECOBUILD ödüllere doyamadı. ECOBUILD'in ödülleri.

Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli
Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

2.Sizin sektörünüzde enerji ve iklim gündemine ilişkin en yaygın yanlış algı nedir?

1. “Yeşil Bina = Sadece Çevre için” Algısı

Birçok kişi “yeşil bina”yi salt karbon ayak izini azaltan, enerji tüketimini düşüren ve çevre koruyan yapılar olarak görüyor — oysa yeşil bina konseptinin bir diğer temel ayağı iç mekân sağlığı, konfor ve bina kullanıcılarının refahıdır. Bu yanılgı, yeşil bina performansını sadece çevresel göstergelerle sınırlı düşünmeye yol açıyor; ekonomik ve sosyal faydalar göz ardı ediliyor.


2. “Yeşil Bina Çok Pahalıdır / Ekonomik Getirisi Düşüktür” Yanılgısı

Çoğu zaman yeşil bina projeleri başlangıçta biraz daha yüksek yatırım maliyetiyle ilişkilendiriliyor; bu da yatırımcı ve geliştiricilerde “geri dönüş zor” düşüncesi doğuruyor. Oysa yaşam döngüsü maliyeti analizleri, enerji ve su tasarrufu, bakım-işletme giderlerinde düşüş, bina değer artışı ve kullanıcı sağlığı/konforu gibi faktörlerle uzun vadede ekonomik avantaj sağlandığını gösteriyor.


3. “Yeşillik + Teknik Ekipman = Yeterli” Düşüncesi — Bütünsel Tasarımın İhmal Edilmesi

Bazıları yeşil bina demek; çatı güneş paneli, LED aydınlatma, yalıtım vs. gibi teknik çözümleri eklemek demek sanıyor; ama gerçekten sürdürülebilir ve iklime dayanıklı bina için bu önlemler bütünsel mimari tasarım, yaşam döngüsü, malzeme seçimi, iç mekân konforu, su ve atık yönetimi gibi birçok bileşenin eşzamanlı düşünülmesi gerekiyor. Yeşil bina başarısı, sadece “yeşil eklentiler”den değil; tasarımın başından işletme sonuna kadar entegre ve disiplinler arası bir yaklaşımdan geçiyor.


4. “Yeşil Sertifika = Gerçek Performans / Etki” Algısı

Sertifikasyon — LEED, BREEAM, YeS-TR gibi — birçok paydaş için “yedek güvence” algısı yaratıyor; fakat bazen sertifika almak, binanın işletme sırasında gerçekten düşük enerji tüketip su/atık/veri izlemesi yapacağı anlamına gelmeyebiliyor. Gerçek sürdürülebilirlik için sertifikaya değil, yaşam döngüsü boyunca izleme-değerlendirme ve performans doğrulamasına dayalı bir uygulama kültürü şart.


5. “Yeşil Bina Estetikten Feragat Eder / Yaşam Konforunu Bozar” İnanışı

Bazı çevreler, sürdürülebilir tasarımın mimari estetik ve mekânsal kaliteden ödün verdiğini düşünüyor — buna göre yeşil bina olunca mekanlar “sıkıcı, işlevsel ama ruhsuz” olur. Oysa sürdürülebilir mimari; enerji, konfor, çevre ve estetiği birlikte ele alabilir; doğru tasarım stratejileriyle hem görsel olarak çekici hem de sağlıklı, konforlu ve çevre dostu yapılar ortaya koymak mümkün.


Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli
Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

3.2025 Global Risk Raporu’nda iklim değişikliğinin en büyük küresel risk olarak tanımlanması; enerji, güvenlik, şehircilik ve politika alanlarını doğrudan etkiliyor. Bu tabloya göre sektörlerin öncelikle hangi adımları hızlandırması gerekir? Ayrıca sizce ortak bir yol haritası nasıl oluşturulmalı?


1. Altyapının İklim Riski Analizi ve Dayanıklılık (Resilience) Hazırlığı

Aşırı hava olaylarının — sel, fırtına, aşırı sıcak, kuraklık — artış eğiliminde olduğunu gösteren 2025 raporu çerçevesinde, tüm şehir planlama ve bina projelerinde iklim-risk senaryolarına göre altyapı ve bina kabiliyetlerinin değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi öncelik olmalıdır.


2. Karbon Emisyonu & Enerji Dönüşümü Hızlandırılması

Enerji üretimi ve bina/şehir sektörünün emisyon payı yüksek; bu yüzden yenilenebilir enerji, yüksek verimlilik, enerji izleme ve düşük karbon teknolojilerinin derhal yaygınlaştırılması gerekir.


3. Su, Doğal Kaynak ve Ekosistem Bazlı Kent Planlama — Uyum & Dayanıklılık

İklim değişikliğinin getirdiği kuraklık, su kıtlığı ve ekosistem kaybı gibi riskler nedeniyle, su yönetimi, yeşil altyapı, biyoçeşitlilik ve doğal sistem entegrasyonu içeren planlama ve restorasyon projeleri öncelikli hale gelmelidir.


4. İzleme – Performans Takibi ve Yaşam Döngüsü Yaklaşımı

Sadece plan ve tasarım aşamasında değil; inşa, işletme ve yenileme süreçlerinde enerji, su, karbon, konfor, risk maruziyeti vb. göstergelerin izlenmesi — yani yaşam döngüsü temelli performans yönetimi — bir öncelik haline gelmelidir.


5. Politika, Finansman ve Kurumsal Çerçeve ile Entegre Eylem

İklim risklerinin toplumsal, ekonomik ve güvenlik boyutları olduğu raporla teyit edildiğinden, bina ve şehir sektöründe yeşil dönüşümü destekleyecek düzenleyici çerçeveler, finansal teşvikler ve kapsamlı yönetişim mekanizmaları hızla devreye alınmalıdır.


Ortak Yol Haritası – Sektör ve Politika İçin Önerilen Çerçeve

  • İlk aşamada, yerel ve ulusal düzeyde iklim risk haritaları ve altyapı/şehir envanterleri hazırlanmalı; yüksek riskli bölgeler önceliklendirilerek “iklim uyum/zorluk master planları” geliştirilmeli.

  • Ardından, tüm yeni bina ve şehir projelerinde enerji & karbon sıfırlama, yenilenebilir enerji entegrasyonu, su ve kaynak verimliliği, ve yeşil altyapı — biyoçeşitlilik entegrasyonu gibi sürdürülebilirlik kriterleri standart haline getirilmeli.

  • Mevcut bina stoğu ve kentsel alanlar için dönüştürme (retrofit) programları başlatılmalı; enerji, su, yalıtım ve konfor/sağlık iyileştirmeleri teşvik edilmeli. Elektrifikasyon süratle başlamalı.

  • Tüm bu faaliyetler için izleme, performans raporlama ve şeffaflık mekanizmaları kurulmalı; yaşam döngüsü analizleri yapılmalı ve elde edilen veriler karar verme süreçleriyle entegre edilmeli.

  • Son olarak — ancak kritik olarak — ulusal/yerel politika, finansman araçları (yeşil krediler, teşvikler, karbon fiyatlandırması, mevzuat) ve toplumsal katılım ile sektör, kamu ve toplum ortak bir yönetişim çerçevesinde iş birliği yapmalı.

Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli
Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Ortak Yolculuklar Paneli

Kendi kariyer yolculuğunuzdan yola çıkarak, bu alanlarda kariyer hedefleyen gençlere, kendi uzmanlık perspektifinizden hangi önerilerde bulunursunuz?

  • Ülkenizi Sevin: Ülkeniz dünyanın en güzel ülkesidir ve ona sahip çıkın.

  • Yankı Odanızdan Çıkın: Ülkemizde çok güzel gelişmeler de olmaktadır. Örneğin COP31 yapılacak.

  • Şirket Kuracaksanız İşletme Masteri Yapın: Yapmazsanız mesleki bilginiz şirket yönetmenize yetmez batarsınız.

  • Okumayı Sevin: En sevmediğiniz şey biliyorum.

  • Dünyayı Takip Edin: Mümkünse ziyaret edin ve mesleki geziler yapın.

  • Sürdürülebilirlik ve Yapay Zeka Konusunu Öğrenin: Bundan kaçamazınız.

  • Temel Disiplinde Güçlü Temel: Mimarlık, mühendislik, çevre bilimleri veya enerji gibi ilgili bir alanda sağlam bir teknik altyapı edinin.

  • Sertifikasyon & Sürekli Öğrenme: Özellikle LEED gibi tanınmış sürdürülebilirlik sertifikasyon sistemlerini öğrenmek.

  • Multidisipliner ve Sistem Düşüncesi: Enerji, malzeme, iç mekân konforu, su/atık yönetimi, iklim adaptasyonu gibi birçok bileşeni bir arada değerlendirebilecek “bütünsel” bir bakış açısı geliştirin.

  • Pratik Deneyim — Staj & Proje Katılımı: Okul döneminden itibaren LEED eğitimi, staj, gönüllü proje veya yenileme/retrofit uygulamalarında yer alın.

  • İnovasyon & Gelecek Odaklılık — Teknoloji ve Tasarım Uyumu: Yeni malzemeler, enerji modelleme, BİM (BIM) ve veri-odaklı analiz gibi modern araçları benimseyin araştırın. 


“Yeşil bina” ve “sürdürülebilir şehir” kavramlarını kısaca nasıl tanımlarsınız? Bir yapının “yeşil bina” sayılması için hangi kriterlerin sağlanması gerekir?


Yeşil Bina:

Belirli standartlara uyarak tasarlandığı ve yapıldığı için yaşayanlara ve çevreye standart binaların verdiği zarardan daha az zarar veren tasarım ve inşaat pratiğidir.

Çevresel etkisi minimize edilmiş, kaynak verimliliği ve iç mekân sağlığı öncelikli şekilde tasarlanmış, inşa edilmiş ve işletilen yapılar. Yaşam döngüsü boyunca enerji, su ve malzeme tüketiminin azaltıldığı, atık ve kirliliğin en aza indirildiği; aynı zamanda iç mekân hava kalitesi, termal konfor ve kullanıcı sağlığı gibi kriterlerin göz önünde tutulduğu yüksek performanslı binalardır.


1. Kaynak Verimliliği — Enerji ve Su Tüketiminin Azaltılması

Yeşil binalar, yüksek enerji verimliliği sağlayan yalıtım, verimli aydınlatma/ısıtma-soğutma sistemleri ve mümkünse yenilenebilir enerji kaynakları kullanır; böylece işletme aşamasında karbon emisyonu, enerji tüketimi ve işletme maliyetleri düşer.

Ayrıca su kullanımı su tasarruflu armatürler, gri su ve yağmur suyu yönetimi gibi önlemlerle minimize edilir — bu sayede hem su kaynakları korunur hem de su maliyetleri azalır.


2. Çevresel ve Malzeme Sürdürülebilirliği

Yapıda geri dönüştürülebilir, düşük çevresel etkili, yerel veya çevre dostu malzemelerin seçilmesi; inşa ve yıkım süreçlerinde atık yönetiminin planlanması; yaşam döngüsü boyunca çevresel etki minimal olmalıdır.

Bu strateji; hammadde kaynaklarının korunması, karbon ayak izinin azaltılması ve doğal ekosistemlerin zarar görmesinin önlenmesi açısından kritik önemdedir.


3. İç Mekân Sağlığı ve Kullanıcı Konforu

Yeşil binalar; iç hava kalitesi, doğal ışık, termal konfor, akustik ve genel konfor gibi kriterleri dikkate alır — bu da bina kullanıcılarının hem fiziksel hem zihinsel sağlığını korur, yaşam/çalışma kalitesini artırır.

Dolayısıyla “yeşil” sadece çevresel sürdürülebilirlik değil, aynı zamanda “sağlıklı ve yaşanabilir mekânlar” üretmeyi de hedefler.


4. Dayanıklılık, Yönetim ve Yaşam Döngüsü Yaklaşımı

Yeşil bina anlayışı, sadece tasarım ve inşa aşamasını değil; bakım, işletme, yenileme ve nihai yıkımı da kapsayan yaşam döngüsü yaklaşımını benimser; böylece yapı uzun ömürlü, esnek ve sürdürülebilir olur.

Ayrıca bina yönetimi, atık yönetimi, su ve enerji izleme gibi süreçlerle desteklenmeli; bu da hem çevresel etkiyi düşürür hem de ekonomik ve işletme verimliliği sağlar.


5. Ekonomik ve Toplumsal Katkı — Uzun Vadeli Değer ve Refah

Yeşil binalar, daha düşük işletme maliyetleri (enerji, su, bakım vs.) sayesinde ekonomik açıdan avantaj sağlar; aynı zamanda gayrimenkul değeri, yatırım geri dönüşü ve mülkün pazarlanabilirliği artar. Sosyal açıdan ise sağlıklı, konforlu ve güvenli yaşam/çalışma mekânları sunarak kullanıcı memnuniyetini, toplumsal refahı ve genel yaşam kalitesini yükseltir; yeşil bina yalnızca bireysel değil toplumsal fayda üretir.

ree

Türkiye’de sürdürülebilir yapılaşma ve yeşil sertifikasyon süreçlerinde öne çıkan fırsatlar ve zorluklar nelerdir? Sizce yeni projelerde bu kriterlere yeterince dikkat ediliyor mu?


1. Fırsat: Yüksek Enerji ve Karbon Tasarrufu Potansiyeli, 2053 Sıfır Karbon Hedefi

Türkiye’de bina sektörü, toplam enerji tüketimi ve sera gazı emisyonları açısından önemli bir paya sahip: yaklaşık %30 civarı.

Dolayısıyla mevcut yapı stoğunun yeşil bina/sertifikalı bina standartlarına dönüştürülmesi ya da yeni projelerin bu standartlarla yapılması, hem ülkenin enerji bağımlılığını azaltma hem de karbon emisyonlarını düşürme açısından büyük bir fırsat sunuyor.


2. Fırsat: Ulusal Sertifikasyon Sistemi – YeS-TR ve Mevzuat Gelişimi

YeS-TR, Türkiye’ye özgü sertifikasyon gereksinimlerini dikkate alan ve sürdürülebilirliği teşvik eden bir sistem olarak artan ilgiye sahip.

Ayrıca son yıllarda mevzuatta enerji verimliliği, enerji performansı değerlendirmeleri gibi düzenlemeler (örneğin enerji performans sertifikaları) gündemde; bu da yeşil bina uygulamalarının kurumsallaşması için uygun zemini oluşturuyor.


3. Zorluk: Teknik Yetkinlik ve Sektörel Kapasite Eksikliği

Yeşil bina sertifikasyonuna uygun projeler geliştirebilecek uzman (mühendis, mimar, denetçi) sayısı hâlâ sınırlı; özellikle küçük/orta ölçekli firmalarda, sertifika süreçlerini yönetebilecek teknik kadro eksikliği göze çarpıyor.

Bu durum, hem tasarım kalitesini hem de inşa-uygulama süreçlerinin yeterliliğini etkileyebiliyor — dolayısıyla yeşil bina kriterlerinin tam ve doğru uygulanması her projede garanti değil.


4. Zorluk: İlk Yatırım Maliyeti Algısı ve Ekonomik Teşvik Eksikliği

Yeşil bina uygulamaları, özellikle enerji verimliliği, su yönetimi, yüksek performanslı yalıtım ve teknik sistemler açısından başlangıçta daha yüksek maliyet gerektirebiliyor.

Ancak bu maliyetler genellikle uzun vadede yüksek enerji ve işletme tasarrufu ile dengelenmesine rağmen — Türkiye’de yeşil bina yatırımlarını cazip kılacak yeterli finansal veya vergi teşviki, düşük faizli kredi gibi mekanizmalar hâlâ yaygın değil.


5. Zorluk / Fırsat: Mevcut Binaların Dönüştürülmesi ve Performans İzleme — Yaşam Döngüsü Yaklaşımı

Ülkemizde büyük bir bölüm yapı stoğu, eski standartlarla inşa edilmiş; bu binaların yenilenmesi veya “yeşil döneme” uyarlanması gerekli.

Ancak bu dönüşüm — ısı yalıtımı, enerji verimliliği, teknik sistem yenilemeleri, su/atık yönetimi gibi — hem ekonomik hem teknik zorluklar içeriyor; ayrıca işletme aşamasında ölçüm-izleme altyapısı ve bakım kültürü oluşturmak da kritik. Bu alanda başarılı olursa, mevcut binaların enerji ve karbon yükünü ciddi biçimde azaltmak mümkün.


İklim değişikliğinin mimari yapılar ve inşaat sektörü üzerindeki en belirgin yansımaları neler?


1. Aşırı Hava Olaylarına Karşı Artan Yapısal Riskler

Küresel ısınmayla birlikte kısa süreli ama şiddetli doğa olayları – sel, dolu, fırtına ve sıcak hava dalgaları – binalarda ciddi yapısal hasarlara yol açmaktadır. Bu durum, yapı malzemelerinin dayanıklılığı ve tasarım standartlarının yeniden değerlendirilmesini zorunlu hale getirmiştir.


2. Kentsel Altyapının Yetersizliği ve Adaptasyon İhtiyacı

Epizodik hava olayları, şehirlerin drenaj, enerji ve ulaşım altyapılarını zorlamakta; geçici kesintiler ve taşkınlar sıklaşmaktadır. Bu nedenle şehir planlamasında yeşil altyapı, geçirgen yüzeyler ve yağmur suyu yönetimi sistemleri artık temel bir gereklilik haline gelmiştir.


3. Enerji Verimliliği ve İklimlendirme Sistemlerine Yeni Yönelim

Ani sıcaklık değişimleri, binaların enerji tüketimini artırarak soğutma ve ısıtma yüklerini dengesiz hale getirmektedir. İklim değişikliğine dayanıklı binalarda pasif tasarım, yenilenebilir enerji ve yedek enerji depolama sistemleri artık standart yaklaşım olmalıdır.


4. Bina Sağlığı, Konfor ve Kullanıcı Güvenliği

Artan nem, küf ve hava kalitesi problemleri, bina iç çevre kalitesini olumsuz etkilemekte ve kullanıcı sağlığı risklerini artırmaktadır. Bu nedenle su yalıtımı, doğal havalandırma ve acil durum güvenliği sistemleri iklim dayanıklılığı stratejilerinin ayrılmaz parçasıdır.


5. Dayanıklılık (Resilience) ve LEED v5 Yaklaşımı

LEED v5 sisteminde tanımlanan “Enhanced Resilient Site Design” kriterleri, binaların sel, aşırı sıcak, kuraklık ve fırtına gibi risklere karşı koruma sağlamasını teşvik eder. Bu yaklaşım, sürdürülebilirliğin yalnızca enerji tasarrufu değil; aynı zamanda afet dayanıklılığıyla da ölçülmesi gerektiğini vurgular.

Toplantının Adresine İsmini Veren Kemal Zaim Sunel Kimdir?

Kemal Zaim Sunel, erken Cumhuriyet dönemi bürokrasisi, finans sektörü ve eğitim yönetiminde üst düzey roller üstlenmiş önemli bir devlet adamıdır. Atılım Üniversitesi’nin konferans salonuna isminin verilmesi, bu mirası yaşatmayı ve gençlere — akademi, ekonomi, toplumsal hizmet gibi alanlarda — ilham vermeyi amaçlayan bilinçli bir seçimdir.

Kemal Zaim Sunel
Kemal Zaim Sunel
  • Kemal Zaim Sunel (tam adıyla Ahmet Kemal Zaim Sunel), 1889’da Nevrekop (bugünkü Yunanistan sınırları içinde) — Selanik’te doğmuş; 1967’de Ankara’da vefat etmiş bir Türk bürokrat, bankacı ve siyasetçidir. 

  • Eğitimini İstanbul Darülfünunu Fen Şubesi’nde tamamladıktan sonra Fransa’da yüksek öğrenim gördüğü, ardından çeşitli eğitim kurumlarında öğretmenlik, müfettişlik ve yöneticilik görevlerinde bulunduğu; sonrasında ise — 1930’lar sonu itibarıyla — Türkiye’de bankacılık ve ekonomik yönetim kadrolarında önemli roller üstlendiği kayıtlarda yer alır. 

  • Somut olarak; 1933–1938 arasında Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, 1938–1949 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Genel Müdürlüğü görevlerini yürüttü; ayrıca bir dönem milletvekilliği (Türkiye Büyük Millet Meclisi, Konya) yaptı. 

  • Yani Kemal Zaim Sunel, hem erken Cumhuriyet döneminin finans ve kamu yönetiminde üst düzey görevlerde bulunmuş, hem de eğitim-yönetim geçmişine sahip köklü bir devlet/sivil hizmet bürokratıdır.

  • Sunel, hem finans sektörü hem eğitim alanında üst düzey görevlerle, Türkiye’nin Cumhuriyet’in ilk yıllarında sürdürülebilir kurumlaşma, ekonomik yeniden yapılanma ve kalkınma hedefleri doğrultusunda somut adımlar atılmasında öncülük etti.

    Bu yönüyle, Türkiye’nin “yeni devlet” yapılanması sürecinde teknik bilgi, idari tecrübe ve vizyon sağlayan önemli figürlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Sonuç

4 Aralık 2025 tarihinde Atılım Üniversitesi’nde düzenlenen “Çeşitlilikten Güce: Enerji ve İklimde Multidisipliner Yolculuklar” paneli, farklı disiplinleri bir araya getirerek enerji, güvenlik, hukuk ve sürdürülebilir şehircilik alanlarında ortak bir vizyon oluşturmayı başaran son derece verimli bir etkinlik olarak tamamlandı. Panelde, Ünsal Kutaruk enerji tesislerinde güvenlik ve sürdürülebilirlik dengesini örnek uygulamalar üzerinden aktarırken, Doç. Dr. Hayrettin Kurt enerji ve iklim hukukuna ilişkin düzenleyici çerçevenin geleceğine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. ECOBUILD Yeşil Bina ve Sürdürülebilir Şehircilik Uzmanı Murat Doğru ise yeşil bina standartları, sürdürülebilir yapılaşmanın zorlukları ve iklim değişikliğinin mimari tasarıma etkileri üzerine teknik bilgiler paylaşarak şehirlerin geleceğine dair ilham verici bir perspektif sundu. Katılımcılardan gelen sorular; yeşil sertifikasyon süreçlerinin geliştirilmesi, yeni teknolojilerin yasal zemini, enerji–güvenlik ilişkisi ve gençlerin bu alandaki kariyer fırsatları etrafında şekillendi. Panel, tüm konuşmacıların katkılarıyla bilimsel derinliği, pratik örnekleri ve ortak çözüm vurgusuyla amacına ulaşarak; enerji ve iklim odaklı dönüşümde disiplinler arası iş birliğinin gücünü bir kez daha ortaya koydu.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page