Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar Yayınlandı
- Murat DOĞRU, LEED AP BD+C, Envision SP

- 1 gün önce
- 17 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 dakika önce
Kentsel su verimliliği için yeni standart, izleme ve yol haritası
Türkiye’de kurakçıl peyzaj uygulamaları artık yalnızca çevreci bir tercih değil, yasal bir gereklilik haline geliyor. “Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar” adlı düzenleme, kamusal ve yarı özel açık-yeşil alanlarda suyun verimli kullanılmasını, alternatif su kaynaklarının devreye alınmasını, bitki türü seçiminden alan zonlamasına kadar pek çok konuyu zorunlu bir çerçeveye oturtuyor (1).
Bu yazı, söz konusu düzenlemenin temel hükümlerini sade bir dille özetliyor; aynı zamanda suyun yeniden kullanımı, yağmur suyu hasadı ve basınçlı ya da otomasyonlu sulama sistemleri gibi iyi uygulamaları, dünyanın farklı bölgelerindeki başarılı örneklerle ilişkilendiriyor (2–6).
Belediyelerden üniversite kampüslerine, spor tesislerinden kamu kurumlarına kadar pek çok aktör için bu yaklaşım, hem çevresel hem de ekonomik açıdan güçlü bir yol haritası sunuyor. Yazının sonunda, kurumların bu çerçevede hangi adımları önceliklendirmesi gerektiğine dair pratik öneriler bulacaksınız.

Kentlerdeki kurakçıl peyzaj uygulamaları, su kaynaklarının sınırlı olduğu kentsel alanlarda su verimliliğini maksimize etmeyi hedefleyen, iklim uyumlu bir peyzaj planlama yaklaşımıdır. Bu yaklaşım; düşük su gereksinimli bitki türlerinin (xerophyte) tercih edilmesi, malçlama ve geçirgen zemin kullanımı, sulama sistemlerinde otomasyon ve alternatif su kaynaklarının (yağmur suyu, arıtılmış atıksu vb.) entegrasyonu gibi teknik çözümleri içerir. Kentlerdeki su tüketiminin önemli bir kısmını oluşturan yeşil alan sulamasını azaltarak, belediye bütçelerinde enerji ve bakım maliyetlerini düşürür; yerel hidrolojik döngünün korunmasına katkı sağlar.
İklim değişikliğine bağlı olarak artan kuraklık ve düzensiz yağış rejimleri, kentlerin su güvenliğini tehdit eden başlıca faktörler hâline gelmiştir. Kurakçıl peyzaj bu bağlamda, kentsel dirençlilik ve iklim uyum politikalarının temel bileşeni olarak öne çıkar. Suyun yeniden kullanımı, ısı adası etkisinin azaltılması ve biyoçeşitliliğin artırılması gibi çok boyutlu faydalar yaratır. Uzun vadede, şehirlerin su tüketiminde %30’a varan azalma sağlarken, ülke düzeyinde su yönetimi stratejilerine entegre edilmesi durumunda ulusal ölçekte sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğrudan katkı sunar. İşte bu bağlamda 17 Ekim 2025 tarihinde yayınlanmış olan “Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar” Türkiye için çok önemli bir konuyu karara bağlıyor.

Giriş
Kent parklarında kullanılan her 1 m³ içme suyunun, günün yanlış saatinde yapılan sulama nedeniyle yüzde 30’a varan buharlaşma kaybıyla boşa gidebildiğini biliyor muydunuz? Dikkatle tasarlanmamış çim alanlar, kuraklık dönemlerinde kentsel su bütçesinin görünmez tüketicileri hâline gelirken; doğru tür seçimi, malçlama, zonlama ve alternatif su kullanımıyla sulama suyu ihtiyacını %25–60 azaltmak mümkün (3–5). Türkiye’de 18 Ekim 2025 tarihli düzenleme ile kurakçıl peyzaj artık bir “tercih” değil, standardize edilmesi gereken bir uygulama alanı; üstelik yıllık veri girişi ve izleme yükümlülükleriyle birlikte (1), (2).
Her m³ su, kent peyzajında iki kez düşünülmelidir.
Kentlerde kurakçıl peyzaj uygulamaları yapılmadığında, kentsel su yönetimi ciddi bir baskı altına girer. Geleneksel peyzaj alanları, yoğun çim kullanımı ve yüksek su gerektiren türlerin yaygınlığı nedeniyle birim alan başına yüksek düzeyde sulama suyu tüketir. Bu durum, özellikle içme-kullanma suyu şebekesinden beslenen sistemlerde su kaynaklarının hızla tükenmesine, şehirlerin yaz aylarında artan su talebini karşılayamamasına ve altyapı sistemlerinde enerji yükünün artmasına neden olur. Türkiye’de yeşil alan sulamasında kullanılan her metreküp suyun, doğru tür seçimi ve verimli sulama teknolojileriyle en az %40 oranında azaltılabileceği hesaplanmaktadır. Dolayısıyla kurakçıl peyzajın uygulanmaması, hem şehirlerin su bütçesinde sürdürülemez bir açık yaratmakta hem de ulusal düzeyde su kıtlığı riskini hızlandırmaktadır.
İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte sıcaklık artışı, buharlaşma oranlarını yükseltmekte ve yağış rejimleri düzensizleşmektedir. Bu yeni iklim koşullarında suyu etkin kullanmayan kent peyzajları, ekolojik olarak savunmasız hâle gelir; bitki örtüsünün strese girmesi, toprak kalitesinin bozulması ve kent ısı adası etkisinin şiddetlenmesi kaçınılmaz olur. Kurakçıl peyzaj uygulamaları yapılmadığında, şehirler iklim değişikliğine uyum sağlama kapasitesini kaybeder ve altyapı yatırımları artan bakım maliyetleriyle ekonomik açıdan da zorlanır. Bu nedenle, kurakçıl peyzaj tasarımı yalnızca bir estetik tercih değil; kentlerin iklim dirençliliğini, su güvenliğini ve uzun vadeli ekosistem bütünlüğünü korumanın teknik bir zorunluluğudur.
Türkiye Peyzaj Alanlarında Neden Suyunu Korumalı?
Türkiye, su kaynakları bakımından “yarı kurak iklim kuşağında” yer almakta ve kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.313 m³ seviyesindedir (TÜİK, 2024). Bu değer, su stresi eşiği olan 1.700 m³’ün oldukça altındadır. İklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışları, buharlaşmayı hızlandırmakta; yaz yağışlarındaki azalma ve tarımsal su talebindeki artış, kent peyzajlarını su rekabetinin merkezine yerleştirmektedir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 50 yılda Türkiye genelinde ortalama sıcaklık 1,5°C yükselmiş, bazı İç Anadolu ve Güneydoğu illerinde yıllık yağış miktarı %20’ye kadar azalmıştır. Bu tablo, suyun peyzaj alanlarında rastgele değil, planlı, ölçülü ve geri kazanımlı biçimde kullanılmasını zorunlu kılmaktadır.
Kentsel peyzajlarda yapılan araştırmalar, içme suyu şebekesinin toplam tüketiminde peyzaj sulamasının payının %10–15arasında değiştiğini göstermektedir (DSİ, 2023). Ancak çim ağırlıklı geleneksel peyzaj düzenleri, kurak dönemlerde bu oranın iki katına çıkmasına neden olmaktadır. Bu durum, içme suyu arz güvenliği üzerinde ciddi baskı oluştururken, özellikle Ankara, Konya ve Antalya gibi su kıtlığı riski yüksek havzalarda öncelikli bir sürdürülebilirlik sorunu yaratmaktadır. Dolayısıyla, kurakçıl türlerin tercih edilmesi, yağmur suyu hasadı, arıtılmış atıksu kullanımı, malçlamave otomasyonlu sulama sistemleri gibi uygulamalar, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ulusal su güvenliği stratejisinin bir bileşeni olarak ele alınmalıdır.
Sürdürülebilir peyzaj uygulamaları, yalnızca su tasarrufu sağlamaz; aynı zamanda karbon yutak kapasitesini korur, ısı adası etkisini azaltır ve biyolojik çeşitliliği destekler. Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA, 2025) değerlendirmesine göre, şehirlerde yeşil altyapının akıllı planlanması, kentsel ısı farkını 3–5°C oranında düşürebilmektedir. Türkiye özelinde bu, hem enerji tüketiminde düşüş hem de iklimsel konfor artışı anlamına gelir. Bu nedenle peyzaj alanlarında suyun korunması, yalnızca çevre yönetimi değil, iklim değişikliğine uyumun temel unsuru olarak görülmelidir. Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda, her damla suyun sürdürülebilir bir yaşam döngüsü içinde kalması, gelecek kuşaklar için yaşanabilir şehirlerin ön koşuludur.
Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar'ın Temel Bulguları ve Uygulama Etkileri
Aşağıdaki tablo, Usul ve Esaslar’ın ana hükümlerini, sürdürülebilirlik etkisini, öncelikli paydaşları ve önerilen eylemi birlikte özetlemektedir:
Bir bina sahibi kurakçıl peyzaj ilkelerini göz ardı ettiğinde, aslında yalnızca estetik bir fırsatı kaçırmakla kalmaz; aynı zamanda sürdürülebilir kaynak yönetimi açısından önemli bir stratejik avantajı da elinden kaçırır. Su tüketimi yüksek olan çim alanlar ve egzotik bitkiler, sulama ihtiyacını dramatik biçimde artırır. Bu durum, özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde kentsel su bütçesi üzerinde ciddi bir baskı oluşturur. Basınçlı sistemler yerine yüzey sulaması gibi verimsiz yöntemlerin tercih edilmesi, birim alanda su kayıplarını %40’a kadar yükseltebilir. Oysa kurakçıl peyzaj; yerel türlerin tercih edilmesi, malçlama, geçirgen yüzey kullanımı ve otomatik damla sulama sistemleriyle buharlaşmayı en aza indirir. Böylece hem işletme maliyetlerini hem de enerji tüketimini azaltır. Bu prensiplerin uygulanmaması ise yalnızca binanın bakım giderlerini artırmakla kalmaz, aynı zamanda şehirlerin genel su arz güvenliğini de tehlikeye atar.
Daha geniş ölçekte bakıldığında, kurakçıl peyzajı benimsemeyen her bina, su kaynaklarının tükenmesine, yeraltı su seviyelerinin gerilemesine ve iklim değişikliğine uyum hedeflerinin ertelenmesine yol açan zincirleme bir etki yaratır. Türkiye’de belediyelerin yeşil alan sulaması için kullandığı su, toplam içme suyu tüketiminin yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Bu oran, özellikle kurak dönemlerde kritik su eşiklerinin aşılmasına neden oluyor. Kurakçıl peyzaj uygulamaları ise bina ölçeğinde bir mikro iklim düzenleyici gibi çalışır; ısı adası etkisini azaltır, karbon ayak izini küçültür ve şehir ölçeğinde su verimliliği zincirine katkı sağlar. İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen yıl daha da hissedildiği bu dönemde, her binanın kendi su döngüsünü optimize etmesi artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Aksi takdirde şehirlerin dirençli altyapı hedeflerine ulaşması mümkün olmayacaktır.
Neden Çim Kullanmamalıyız?
Kentsel peyzajlarda çim yüzeyler, görsel bütünlük sağlasa da sürdürülebilirlik açısından ciddi kaynak israfına yol açmaktadır. Çim alanların yıllık su ihtiyacı, doğal bitki örtüsüne göre 4 ila 6 kat daha fazladır. Türkiye’de bir metrekare çimin yıllık ortalama 600–800 litre sulama suyu gerektirdiği dikkate alındığında, 1 hektarlık bir kent parkının yılda yaklaşık 6.000–8.000 m³ içme suyunu yalnızca yeşil görünüm uğruna tükettiği görülmektedir. Bu miktar, küçük bir mahallenin içme suyu gereksinimine denktir. Çim alanların sürekli biçilmesi, gübrelenmesi ve ilaçlanması da hem karbon emisyonlarını hem de kimyasal kirliliği artırır. Bu nedenle, çim temelli peyzaj anlayışı, su kıtlığının derinleştiği ülkelerde artık sürdürülebilir bir seçenek olarak değerlendirilemez.
Çimi azalt, yaşamı çoğalt.
İklim değişikliğiyle birlikte artan sıcaklıklar, buharlaşma oranlarını yükselterek çimlerin bakımını daha da maliyetli ve verimsiz hâle getirmektedir. Kurak dönemlerin sıklaştığı Akdeniz iklim kuşağında, çim yüzeyler toprağın nem dengesini bozar, biyoçeşitliliği azaltır ve karbon tutma kapasitesini düşürür. Bunun yerine kurakçıl bitkiler, yerli türler ve malçlı yüzeyler tercih edilerek su tasarrufu %50’ye kadar artırılabilir. Bu dönüşüm, hem şehirlerin su bütçesine hem de ülke genelinde su kaynaklarının korunmasına doğrudan katkı sağlar. Dolayısıyla, iklim krizinin belirginleştiği günümüzde çim kullanımının azaltılması sadece estetik bir tercih değil, ekolojik ve ekonomik bir zorunluluktur.

Neden Her Şehir Kendi Yerel Adaptif Bitkisini Kullanmalı?
Yerel adaptif bitkiler, bir bölgenin iklim koşullarına, toprak yapısına ve yağış rejimine doğal olarak uyum sağlamış türlerdir. Bu türlerin kullanımı, şehirlerin su bütçesi açısından stratejik önem taşır; çünkü adaptif bitkiler, bölgesel iklimde gelişmiş fizyolojik dayanıklılıkları sayesinde sulama gereksinimini minimuma indirir. Bu özellik, özellikle su stresi yaşayan şehirlerde içme ve kullanma suyu tüketiminin azaltılmasına doğrudan katkı sağlar. Ayrıca, yerel bitki topluluklarının kök sistemleri daha derin ve yaygındır; bu da toprakta nem tutulumunu artırırken, yüzey akışını ve erozyonu sınırlar. Dolayısıyla adaptif bitkiler, şehirlerin yeşil altyapılarında doğal bir “su verimliliği teknolojisi” işlevi görür.
İklim değişikliği sonrası yaşanan sıcaklık dalgalanmaları ve kurak dönemlerin uzaması, kent ekosistemlerinde dayanıklı ve düşük bakım gerektiren türlerin önemini daha da artırmıştır. Adaptif bitkiler, hem karbon yutak kapasitesi hem de biyoçeşitlilik açısından kentsel ekosistem direncini güçlendirir. Bu türlerin kullanımıyla oluşturulan peyzaj alanları, sulama ve bakım maliyetlerini azaltırken, iklim uyumlu yeşil altyapıların temelini oluşturur. Türkiye gibi Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkelerde, yerel adaptif türlerin kent peyzajına entegrasyonu, hem su güvenliğini güçlendiren hem de iklim değişikliğine karşı doğal bir savunma mekanizması oluşturan en etkili stratejilerden biridir.
Mevcut Altyapı Durumu ve Kritik Zafiyetler
Usul ve Esaslar, içme-kullanma suyu şebekesinden peyzaj sulaması yapılmamasını “esasa” bağlayarak kentsel su altyapısındaki en kritik bağımlılıklardan birini hedefliyor (1). Bu yönüyle düzenleme, AB’nin 2023’te yürürlüğe giren su yeniden kullanım yaklaşımıyla da uyumlu bir perspektif sunuyor (3). Ayrıca ölçüm ve izleme sistemleriyle kayıt tutma zorunluluğu; sayaçlandırma, alt-ölçüm ve otomasyon altyapısını standart hâline getiriyor (1).
Kentsel ölçekli zafiyetler üç başlıkta yoğunlaşıyor:
Tür ve yüzey seçimi: Aşırı çim kullanımı ve geçirimsiz sert zeminler, hem yüksek sulama ihtiyacı hem de yüzey akışı ve ısı adası etkisini artırır (1).
Zamanlama ve yöntem: Gün ortası sulaması ve düşük verimli yöntemler, buharlaşma kaybını büyütür (1).
Veri eksikliği: Düzenleme öncesinde sağlıklı bir su muhasebesi yapılamadığı için, karar vericiler maliyet-fayda analizlerini kanıt temelli yürütmekte zorlanıyordu; yeni Peyzaj İzleme Sistemi bu boşluğu kapatıyor (1).

Sürdürülebilirlik Uygulamaları ve Uluslararası İyi Örnekler
Arıtılmış atıksu ve yağmur suyu hasadı, yeşil alanlarda şebeke suyu tüketimini radikal biçimde azaltır. AB’nin (EU) 2020/741 sayılı Su Yeniden Kullanımı Tüzüğü, reclaimed suyun kalite, risk yönetimi ve izleme gerekliliklerini tanımlar; tarımsal kullanımı hedeflese de, risk temelli yaklaşım belediyelerin peyzaj sulamasında da rehberlik sağlar (3), (7). Dünya genelinde WaterSense gibi programlar, peyzaj tasarımı ve sulama otomasyonu için pratik adımlar ve su verimliliği etiketli ürün standartları sunar (4). FAO ve WHO yayınları, atıksu yeniden kullanımında sağlık risklerini yönetmek için saha içi (on-farm) pratiklerden bütüncül risk azaltma stratejilerine uzanan bir çerçeve ortaya koyar (5), (6).
Kent ölçeği örneği: Melbourne, yağmur suyu hasadı ve fırtına suyu depolamasıyla yıllık peyzaj su ihtiyacının %25’ini alternatif kaynaklardan karşılayarak 2030’da %50 hedefi koyuyor; bu yatırımlar aynı zamanda kentsel ısı adası ve taşkın yönetimine de katkı sağlıyor (6).
Su Tüketmeyen Bitkilendirme Nedir?
Su tüketmeyen veya düşük su gereksinimli bitkilendirme, peyzaj alanlarında doğal iklim koşullarına uyumlu, su verimliliği yüksek türlerin seçilmesi ve ekolojik dayanıklılığı artıran tasarım ilkelerinin uygulanmasıyla oluşturulan bir sistemdir. Bu yaklaşımda bitkiler, bölgenin yıllık yağış rejimi, sıcaklık ve toprak özellikleri dikkate alınarak seçilir; sulama ihtiyacını minimuma indiren malçlama, toprak iyileştirme, zonlama ve mikro-iklim düzenlemeleriyle desteklenir. Böylece bitkilendirme, yalnızca estetik değil, aynı zamanda su döngüsüne saygılı, kaynak verimliliğini gözeten bir peyzaj altyapısı hâline gelir.
Türkiye gibi su stresi yaşayan ülkelerde bu yöntem, kentlerin su tüketimini azaltarak belediye bütçelerinde tasarruf sağlar, aynı zamanda enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını düşürür. İklim değişikliğinin etkisiyle artan kuraklık ve aşırı sıcaklık olayları, su tüketmeyen bitkilendirmeyi sadece çevresel bir tercih değil, iklim uyum stratejisinin zorunlu bir bileşeni hâline getirmiştir. Bu tür peyzaj uygulamaları, su kaynaklarının korunmasına, biyoçeşitliliğin desteklenmesine ve şehirlerin iklim direncinin güçlendirilmesine somut katkı sunar.
Yerel Adaptif Bitkiler ve Yerel Ekoloji İlişkisi
Yerel adaptif bitkiler, bulundukları ekosistemin toprak yapısına, iklim koşullarına ve yağış rejimine evrimsel süreçte uyum sağlamış türlerdir. Bu türler, yerel ekolojik dengeyle uyum içinde yaşayarak doğal fauna, özellikle de polinatör böcekler ve kuşlar için beslenme ve barınma olanakları yaratır. Yerel bitkiler, toprakta mikroorganizma çeşitliliğini destekler, suyun infiltrasyonunu artırır ve ekosistemin biyolojik bütünlüğünü korur. Buna karşın, yerel olmayan veya istilacı türler, ekolojik ilişkileri bozarak yerli kuş türlerinin besin zincirini zayıflatabilir, toprak kimyasını değiştirebilir ve su rekabeti yoluyla doğal bitki topluluklarını baskılayabilir. Bu durum, kent ekolojisinde habitat parçalanmasına ve ekosistem hizmetlerinin (karbon tutumu, toz kontrolü, gölgeleme vb.) azalmasına yol açar.
Yerel adaptif bitkilerin seçimi, özellikle iklim değişikliği sonrası dönemde stratejik önem taşımaktadır. Kuraklık ve sıcak dalgalarının arttığı bölgelerde, bu bitkiler düşük sulama gereksinimiyle su kaynaklarının korunmasına ve kentsel su bütçesinin dengelenmesine katkı sağlar. Yerel türlerin kök sistemleri, suyu verimli kullanan ve toprak nemini daha uzun süre koruyan yapıları sayesinde, su tüketimini azaltırken erozyon riskini de düşürür. Bu nedenle kentlerde yerel ve adaptif türlerin kullanımı yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda ekolojik dayanıklılık ve su yönetimi politikalarının temel bileşeni haline gelmiştir.
Ekonomik ve Çevresel Maliyet–Fayda Perspektifi
Kurakçıl peyzaj, sermaye yatırımı (otomasyon, damla sulama, yağmur suyu depolama, alternatif su bağlantısı, geçirgen zemin uygulamaları) gerektirirken, işletmede su–enerji–bakım maliyetlerini belirgin biçimde azaltır. EPA WaterSense rehberine göre doğru zamanlama ve zonlama ile sulama suyu tüketiminde çift haneli yüzde azaltımlar yaygındır (4). AB ölçeğinde ise EEA, su tasarrufu önlemlerinin su kıtlığına dayanıklılığı artırmada temel kaldıraç olduğunu, suyun yeniden kullanımının kalite ve risk yönetimi altında genişletilmesi gerektiğini vurgular (7).

Düzenlemede (1) içme suyu yerine geleneksel olmayan su kaynakları ve otomasyonlu, basınçlı sistemler esastır; bu da birim alan başına su maliyetini düşürürken, buharlaşma kaybını ve işçilik gereksinimini azaltır (1). Malçlama ve yerel/kurakçıl tür seçimi, bakım sıklığını ve gübre/ilaç ihtiyacını düşürerek toplam sahip olma maliyetini (TCO) aşağı çeker (1).
Yerel ve Adaptif Bitkilendirme Nedir?
Yerel ve adaptif bitkilendirme, peyzaj tasarımında bulunduğu ekosistemin doğal iklim, toprak ve su rejimine uyumlu türlerin kullanılmasına dayanan sürdürülebilir bir yaklaşımdır. “Yerel” türler, coğrafi bölgenin doğal florasına ait olup, o bölgedeki biyotik ve abiyotik koşullara uzun yıllar içinde evrimsel uyum sağlamış bitkilerdir. “Adaptif” türler ise, yerel olmamakla birlikte benzer iklim ve toprak koşullarına dayanıklılık gösteren, su, gübre ve bakım ihtiyacı düşük bitkilerdir. Bu iki grup birlikte kullanıldığında, hem ekolojik denge korunur hem de peyzaj alanlarının sürdürülebilirliği artar.

Bu yaklaşım, kurakçıl peyzaj ilkeleriyle paralel biçimde su verimliliğini, toprak sağlığını ve biyolojik çeşitliliği destekler. Yerel ve adaptif bitkilendirme uygulamaları; buharlaşmayı azaltan mikroklimatik düzenlemeler, malçlama ve zonlama teknikleriyle birleştiğinde, bakım maliyetlerini düşürürken ekosistem dayanıklılığını güçlendirir. Ayrıca, polinatör böcekler, kuşlar ve diğer canlılar için doğal yaşam alanı sürekliliği sağlar; böylece kentsel alanlarda ekolojik ağların kopmadan sürdürülmesine katkıda bulunur.
Politika Önerileri ve Uygulama Adımları (Kısa Yol Haritası)
1) Yönetişim ve Planlama:
Kurumsal politika: Belediyeler ve kampüsler, “Şebeke dışı sulama önceliklidir” ilkesini iç politika metinlerine işler; Peyzaj İzleme Sistemi verileri yılda bir kamuoyuyla paylaşılır (1).
Mevzuat uyumu: 18/10/2025 tarihli karar ve 21/10/2025 tarihli düzeltme notu kurum içi mevzuat kütüphanesine dâhil edilir; ihale ve şartnamelere referans verilir (1), (2).
2) Tasarım ve Tür Seçimi:
Zonlama ve bakı yönü: Su ihtiyacı düşük türler güney–batı bakılı sıcak-kuru alanlarda; daha nem isteyen türler kuzey–doğuda konumlandırılır. Sert zeminlerde geçirgen malzeme tercih edilir (1).
Çim dönüşümü: Spor tesisleri hariç çim alanlar, çok yıllık yer örtücüler ve kurakçıl doğal türler ile ikame edilir; spor tesislerinde ise Bakanlıkça yayımlanan tür listelerine geçiş yapılır (1).
3) Su Altyapısı ve İşletme:
Alternatif su entegrasyonu: Arıtılmış atıksu ve yağmur suyu depoları, yeni projelerde peyzajla birlikte projelendirilip tesis edilir; mevcut alanlarda kademeli geçiş planı hazırlanır (1).
Otomasyon ve izleme: Basınçlı sulama + otomasyon zorunluluğu işletme bütçesine orta vadede pozitif katkı sağlar; gün doğumu öncesi/gün batımı sonrası sulama planı esas alınır (1), (4).
4) Sağlık ve Çevre Güvenceleri:
Risk yönetimi: Atıksu yeniden kullanımında AB 2020/741 risk yönetimi ve WHO’nun kademeli risk azaltım yaklaşımı referans alınır (3), (6).
Eğitim ve farkındalık: Uygulayıcıların ve halkın bilgilendirilmesi düzenlemenin genel esasları arasındadır; eğitim programları WaterSense iyi uygulamaları ve FAO saha içi pratikleriyle desteklenir (1), (4), (5).

Uygulama Kime Ne İfade Ediyor?
Belediyeler ve İl Özel İdareleri: İzleme yükümlülükleri ve veri standardı, su bütçesi yönetiminde şeffaflığı artırır; alternatif su kullanımı ve geçirgen yüzeyler ile taşkın ve ısı adası etkileriyle mücadele eder (1).
Kamu Kurumları ve Kampüsler: Zonlama, malçlama, basınçlı/otomasyonlu sulama ve yenilenebilir enerjientegrasyonu, TCO’yu düşürür (1).
Spor Tesisleri: Zorunlu çim alanlarında dahi kuraklığa dayanıklı tür ve alternatif su zorunluluğu; geçiş için 3 yıllık uyum süresi (1).
Tedarikçiler ve Peyzaj Sektörü: Tür listeleri ve standartlar, yerel fidanlık ve ekipman sektöründe inovasyonu ve sertifikalı ürün kullanımını teşvik eder (1).
Türkiye’nin kurakçıl peyzaj mevzuatı, kentsel peyzajın su–enerji–bakım üçgeninde maliyet-etkin bir dönüşümünü hedefleyen, veri temelli ve risk odaklı bir çerçeve sunuyor. Çim alanlarının rasyonelleştirilmesi, yerel ve kurakçıl türlerin teşviki, malçlama, geçirgen yüzeyler, alternatif su kaynakları ve otomasyon; hem su tüketimini hem de işletme maliyetlerini azaltırken, biyoçeşitlilik ve iklim uyumu açısından kazanımlar yaratıyor (1), (3–7).
Üç Somut Öneri (kim–ne zaman–öncelik):
Belediyeler (0–6 ay, yüksek öncelik): Tüm park ve refüjlerde sayaçlandırma/alt-ölçüm ve otomasyonenvanterini çıkarıp Peyzaj İzleme Sistemi ile uyumlu veri modelini kurun; 2026 Şubat sonu raporlamasına hazır olun (1).
Kamu Kampüsleri ve Spor Tesisleri (0–12 ay, yüksek öncelik): Çim dönüşüm planı (spor tesislerinde kurakçıl tür geçişi dâhil), yağmur suyu depolama ve arıtılmış atıksu bağlantı fizibilitesi hazırlansın; üç yıllık uyum takvimi oluşturulsun (1).
Peyzaj Proje Ekipleri (hemen, yüksek öncelik): Toprak analizi–zonlama–tür seçimi üçlüsünü ihale/şartname ve proje onayının zorunlu eki yapın; geçirgen yüzey ve malç kalınlığı performans kriterlerini sözleşmeye bağlayın (1).
Yeni Usul ve Esaslar, sadece bir “rehber” değil; bir uygulama standardı. Kurumunuzda mevcut peyzajları hızlı bir uygunluk taramasından geçirerek, 2026’ya “ölçen, izleyen ve suyu yeniden kullanan” bir yapıyla girin.
Kimler Kurakçıl Payzay Uygulaması Yapmak Zorundadır?
1.Sorumlu İdare Tanımı (Madde 2/h)
Belgeye göre “sorumlu idare”, “Kentsel yeşil alanlardan sorumlu idareleri” ifade eder .
Bu tanım, kamu mülkiyetindeki tüm açık-yeşil alanları yöneten veya bakımını üstlenen kurumları kapsamaktadır.
2.Kurakçıl Peyzaj Yapmak Zorunda Olan Resmî Kurumlar
a) Belediyeler
Kent parkları, mahalle parkları, bulvar ve refüjler, yürüyüş yolları, sahil düzenlemeleri, meydan ve kavşak peyzajları gibi kamusal açık-yeşil alanların tasarımından ve bakımından sorumlu oldukları için doğrudan kapsam içindedirler.
Belediyeler bu alanlarda su verimliliği esasına göre peyzaj düzenlemeleri yapmak, çim oranını azaltmak, yerel bitkiler kullanmak ve sulama verilerini yıllık olarak raporlamak zorundadır.
b) İl Özel İdareleri
Belediyelerin yetki alanı dışında kalan (örneğin kırsal yerleşimlerdeki) kamusal yeşil alanların bakımındansorumlu olduklarından, aynı şekilde kurakçıl peyzaj esaslarını uygulamak zorundadırlar.
c) Kamu Kurum ve Kuruluşları
Belgede “yarı özel açık-yeşil alanlar” kapsamında açıkça sayılmıştır .
Bu kurumlar, kamu mülkiyetinde olup sınırlı erişime açık alanları kapsar:
Bakanlıklar ve bağlı kuruluşların kampüsleri
Üniversite kampüsleri
Askerî alanlar ve kışlalar
Havaalanları ve liman sahaları
Kamuya ait spor kompleksleri
Bu kurumlar, kendi hizmet alanlarında kurakçıl peyzaj tasarımı, arıtılmış su kullanımı, malçlama, zonlama ve izleme verisi girişi yapmakla yükümlüdür.
d) Organize Sanayi Bölgeleri (OSB’ler)
Yarı özel alan olarak tanımlandıkları için doğrudan kapsam içindedirler.
OSB yönetimleri, ortak yeşil alanlarda ve çevre düzenlemelerinde kurakçıl bitkiler, su geri kazanım sistemleri ve geleneksel olmayan su kaynaklarının kullanımını sağlamakla yükümlüdür.
e) Kamuya Ait Turizm Tesisleri ve Spor Tesisleri
Kamu veya kamu ortaklığıyla işletilen turizm tesisleri, otel kompleksleri veya stadyumlar da kapsam dahilindedir.
Bu alanlarda su ihtiyacı yüksek çim türlerinin yerine Bakanlıkça belirlenen kurakçıl çim türlerinin kullanılması zorunludur (Geçici Madde 2).
Ayrıca bu tesisler, 3 yıl içinde (yani 2028 yılına kadar) mevcut alanlarını mevzuata uyumlu hale getirmek zorundadır.
f) Yeşil Altyapıdan Sorumlu Kamu Kurumları
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri (DSİ) ve ilgili belediye iştirakleri (örneğin park-bahçeler daireleri, ASKİ, İSKİ, İZSU vb.)
kurakçıl peyzajın planlama, denetim ve su tahsis süreçlerinde görevli ve yükümlüdür.
Bu kurumlar, Peyzaj İzleme Sistemi’nin kurulması ve işletilmesi ile veri denetiminden sorumludur.
3.Veri Raporlama Yükümlülüğü Olan Kurumlar
Tüm yukarıdaki kurumlar, her yıl Şubat ayı sonuna kadar bir önceki yılın su kullanımı, enerji kaynağı, malçlama, çim türü ve bakım maliyetlerine ilişkin verileri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Peyzaj İzleme Sistemi”ne bildirmek zorundadırlar.
Sadece millî güvenlik kapsamındaki kurumlar (örneğin TSK, MİT, Emniyet) bu bildirimden muaftır; ancak verilerini Bakanlığa özel prosedürle iletirler .
4.Koordinasyon ve Yürütme
Mevzuatın yürütücüsü Tarım ve Orman Bakanıdır.
Denetim ve rehberlik faaliyetleri, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında koordineli yürütülür.
Kurakçıl peyzaj uygulaması yapmakla zorunlu resmi kurumlar şunlardır:
Belediyeler ve il özel idareleri
Bakanlıklar ve kamu kurumları (kampüs alanları dahil)
Üniversiteler
Askerî kurumlar
Kamu havaalanları ve liman işletmeleri
Organize Sanayi Bölgeleri
Kamu spor tesisleri ve turizm tesisleri
Bu kurumların tamamı, su verimliliği, kuraklığa dayanıklı bitkiler, arıtılmış su kullanımı, malçlama ve veri izleme yükümlülüklerine tabidir.

Adım Adım Uygulama Nasıl Yapılır?
Aşağıdaki 12 maddeden oluşan yol haritası, “Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar” dokümanına dayalı olarak; kamusal ve yarı-özel yeşil alanlarda uygulanması gereken adımları, karar ve kontrol noktalarıyla birlikte özetlemektedir:
Kapsamı ve sorumluluğu netleştirin.
Uygulamanın “sorumlu idare”si (kentsel yeşil alanlardan sorumlu kurum) ile alanın statüsünü (kamusal açık-yeşil alan ya da yarı özel açık-yeşil alan) tanımlayın. Bu alanlar için kurakçıl yaklaşım esastır.
Ön etüt ve veri toplama yapın.
Doğal yapı özelliklerini arazi etüdü ve literatürle belirleyin; çevresel/fiziksel sorunları tespit edip önceliklendirin; toprak analizlerini yaparak uygun ıslah ve iyileştirme yöntemlerini seçin.
Su kaynağı stratejisini oluşturun.
Peyzaj sulaması için geleneksel olmayan su kaynaklarını (öncelikle arıtılmış atıksu, yağmur suyu vb.) tespit edin; mümkünse kademeli geçiş planı ve altyapı kurgulayın. Yeraltı suyu zorunlu ise su tahsis belgesi alın. İçme-kullanma şebekesinden sulama yapılmaması esastır.
Kullanım kararlarını ve mekânsal fonksiyonları belirleyin.
Alan içinde gerekli yapı ve mekânları (yol, oturma, gölgeleme vb.) konumlandırın; sonra sulama ve bakım gereksinimlerine temel olacak zonlamayı planlayın.
Bitki seçimini kurakçıl ilkelere göre yapın.
Bitkileri Bakanlıkça onaylanacak rehberdeki türlerden seçin; çimi, sadece ilgili federasyonlarca zorunlu kılınmış spor tesislerinde kullanın. Güney-batı bakılarda az su isteyen türleri; kuzey-doğuda neme toleranslı türleri tercih edin. Eğimli alanlarda teraslama ve toprak tutucu yerörtücüler/çalılar kullanın; zorunlu olmayan alanlarda çim oranını düşürün.
Yapısal malzeme ve yüzeyleri su verimliliğine göre tasarlayın.
Buharlaşmayı azaltacak malçlamayı bölgeye ve doğal yapıya uygun malzemeyle, kök bölgesine suyu ulaştıracak kalınlıkta uygulayın. Beton/asfalt gibi geçirimsiz sert zeminleri asgari tutun; yüksek su geçirgenliğine sahipmalzemeleri tercih edin.
Sulama planını oluşturun.
Toprak analizleri ve bitki desenine göre sulama programı hazırlayın; sulamayı gün doğumu öncesi ya da gün batımı sonrası yapın. Basınçlı-otomasyonlu sulama kullanın; sistemin yıllık bakımını yapın; su tüketimini ölçüm-izleme sistemleriyle kayıt altına alın.
Geleneksel olmayan su kaynaklarını devreye alın.
Arıtılmış atıksuyu önceliklendirin; yeni peyzajlarda bu kaynaklar için altyapıyı proje ile birlikte tesis edin. Yüzey akış sularını yeraltı/yerüstü depolarda toplayın; drenajla toplanan suları uygun filtrasyon sonrasında yeniden kullanın.
Enerji ve donanımlarda verimlilik sağlayın.
Sulama ve bakımda yenilenebilir enerji kaynaklarını (örn. güneş) önceliklendirin; sosyal donatılarda sensörlü armatür, tasarruflu musluk ucu, düşük hacimli rezervuar gibi ekipman kullanın. Yeşil altyapı uygulamalarınızı kurakçıl peyzaj ile uyumlu hale getirin.
Uygulamayı işletme-bakım protokolü ile güvenceye alın.
Zonlara göre sulama-besleme-biçimlendirme periyotlarını, malç yenileme sıklığını, sızıntı-kaçağa karşı kontrol planını ve yıllık sistem bakımını takvime bağlayın. (Genel esaslar ve sulama maddelerindeki bakım/ölçüm hükümlerinin operasyona uyarlanması.)
Ölçün, izleyin ve raporlayın.
Her takvim yılını izleyen Şubat sonuna kadar bir önceki yıla ait alan, su miktarı/kaynağı, enerji, maliyet ve uygulama verilerini Peyzaj İzleme Sistemine girin; sistem faal değilse EK-1 Peyzaj İzleme Formu ile Bakanlığa bildirin. (Millî güvenlik kapsamındakiler için özel bildirim usulü vardır.)
(Spor tesisleri için) Geçiş takvimini yönetin.
Çim kullanımı zorunlu spor tesislerinde, belirlenmiş kurakçıl çim türlerine ve su verimliliği esaslarına en geç 3 yıliçinde uyum sağlayın.

Bu adımlar, şebeke suyuna bağımlılığı azaltan, ölçülebilir su-enerji tasarrufu üreten ve mevzuata tam uyumlu kurakçıl peyzaj uygulamalarının proje-uygulama-işletme döngüsünü bütüncül olarak tanımlamaktadır.
Kaynaklar
(1) Tarım ve Orman Bakanlığı. Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar (Karar Sayısı: 10502), Resmî Gazete, 18.10.2025; düzeltme 21.10.2025. PDF, “KURAKÇIL PEYZAJ UYGULAMALARINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR kopyası.pdf”. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/10/20251018-2.pdf
(2) T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı – Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM). “Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esasların Belirlendiği Cumhurbaşkanı Kararı Yayımlandı”, 18.10.2025. https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Haber/1333/…
(3) European Commission. “Water Reuse – Environment”, 2023–2025 güncellemeleri. https://environment.ec.europa.eu/topics/water/water-reuse_en
(4) U.S. EPA WaterSense. Water-Smart Landscapes Start With WaterSense, 2021 (broşür). https://www.epa.gov/system/files/documents/2021-12/ws-outdoor-water-smart-landscapes.pdf
(5) FAO. “Wastewater Treatment and Reuse in Agriculture”, bilgi sayfası, erişim 2025. https://www.fao.org/land-water/water/water-management/wastewater/en/
(6) ICLEI – CityTalk. “Melbourne’s Sustainability Journey: Water”, 2023. https://talkofthecities.iclei.org/melbournes-sustainability-journey-water/
(7) European Environment Agency (EEA). Water savings for a water-resilient Europe, 04.06.2025. https://www.eea.europa.eu/en/analysis/publications/water-savings-for-a-water-resilient-europe
(8) Kurakçıl Peyzaj Uygulama Rehberi: https://www.suverimliligi.gov.tr/wp-content/uploads/2024/03/KURAKCIL-PEYZAJ-UYGULAMA-REHBERI.pdf



Harika bir girişim. Kuraklığa dayanıklı peyzaj çözümlerinin uygulanmasına ilişkin kuralların yayınlanması, çevre dostu ve sorumlu bir yeşillendirme yaklaşımı için önemli bir adımdır. Bu çalışma formatı, su kaynaklarını korumaya yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda iklim değişikliğine uyarlanmış modern ve sürdürülebilir alanlar yaratmaya da yardımcı olur. Bu tür haberleri okuduktan sonra biraz kafayı dağıtmak her zaman keyiflidir. Kısa bir mola için başarıbet giriş https://casinobasaribetgiris.com aktif kullanıcılara bonuslar ve ödüller sunan bir çevrimiçi kumarhane platformu ideal bir seçimdir. Bu, ritmi değiştirmek, işlerden kafayı dağıtmak ve ilginç vakit geçirmek için basit bir yoldur.